Affetmek özgürleştirir
Bir önceki yazımın özür dilemekle ilgili olması, affetmekle ilgili de bir yazı yazmam gerektiğini düşündürdü. Ancak öncesinde bir şeyi belirtmem faydalı olur. Bir psikolog olarak, felsefe, din, vs. çok farklı disiplinlerin de konusu olan affetmek, özür dilemek gibi kavramlara, bu ve bundan sonraki yazılarımda, sadece psikolojik ve psikofizyolojik açılardan değineceğim. Yani, yazımda affetmenin ne kadar büyük bir erdem olduğunu tartışmıyorsam, sebebi budur.
Hepimizin incindiği, öfke ve bedel ödetme duygularıyla kendi kendimizi yiyip bitirdiğimiz dönemleri vardır. Evde, işte, arkadaş çevremizde ya da hiç tanımadığımız birisi... Bizi inciten, acıtan birileri mutlaka oluyor ve açtıkları yara, yıllarca süren öfke ve intikam duygularına sebep olabiliyor. Bu, tabii ki son derece insani bir durum. Ancak sonra ne oluyor? Bu duyguların bizimle birlikte yaşamasına, canlı kalmasına izin verdiğimizde, fiziksel, duygusal ve ruhsal açıdan bedel ödeyen aslında biz oluyoruz. Kendimizi sürekli bu duyguların içerisinde buluyoruz, hayatımıza odaklanamıyoruz, sevdiklerimize yansıtıyoruz, negatif enerjimizle kendi kendimizi yiyip bitiriyoruz. Kendimizi kurban rolüne koyup kendimize acıyoruz, belki de zavallı hissediyoruz. Affetmek ise bizi özgürleştiriyor hayatımızın ve duygularımızın kontrolünün bizde olduğu duygusunu veriyor bize ve kendimize olan güvenimizi artırıyor.
İçimizdeki enerjiyi tüketen, bedenimize ağır bir yük yükleyen öfke, kin, nefret gibi duygulardan vazgeçtiğimizde, başkası için değil, kendimiz için büyük bir iyilik yapıyoruz aslında. Çünkü affettiğimizde, stres seviyemiz, kaygı seviyemiz, kan basıncımız düşüyor, uyku kalitemiz yükseliyor, bağışıklık sistemimiz ve kalp sağlığımız zarar görmüyor. Yani, affetmek, beden ve ruh sağlığımıza iyi geliyor.
Affetmek, yapılanı unutmak ya da zarar veren kişinin davranışının haklı olduğu anlamına gelmiyor. Hafızanızı kaybetmediğiniz sürece yapılanı elbette unutmazsınız, unutmamalısınız da. O kişinin, sizin onu affettiğinizi bilmesi de gerekmiyor. Belki ömür boyu konuşmayacağınız, bir daha görmeyeceğiniz birisi. Affetmek, öfke, kin ve intikam duygularının hâkimiyetinden kurtulmak, zihnimizi serbest bırakarak huzurlu bir şekilde hayatınıza devam edebilmek, geçmişi bırakıp şu ana ve geleceğe kendinizi yöneltmek için verdiğiniz bir karar aslında.
Bu kararı verdikten sonra bir süreç içerisine girer insan ve insanın zamana ihtiyacı vardır. Öncelikle kırgın olduğunuz şeyin ne olduğunu, size ne hissettirdiğini, ne düşündürdüğünü, hayatınızı nasıl etkilediğini tanımlayın, anlamaya çalışın. Yaşanan şey size ne öğretti, kendinizle ilgili neyin farkına vardınız? Bu konu üzerine düşünün. “Bu negatif duyguların gitmesine izin versem nasıl olurdu, nasıl hissederdim, neye odaklanırdım?” diye kendi kendinize sorun. Affetmekle ilgili düşünmeye başlamak bile sizi iyi hissettirebilir. Sonrasında ise empati kurmaya çalışmanın size faydası olacak. Yani, kırgın hissetmenize neden olan kişiyi, onun davranışlarını anlamaya çalışmak. Hiç kimse mükemmel değil ve hepimizin kusurları var. Bu kişi de kusurlu davrandı, bazen sizin de yaptığınız gibi.
Yaşadığınız şey üzücü bir deneyimdi. Yapmaya çalıştığınız şey, olayı küçümsemek ya da önemsizleştirmek değil. Geçmişte kalan bir şeyi, zihninizde diri tutarak şimdiki zamanda kalmasına izin verdiğinizde, kendinizi anı yaşamaktan alıkoyuyorsunuz. Ne geçmiş, ne gelecek, sahip olduğunuz tek şey şu an. Yapmaya çalıştığınız şey, bu ana sahip çıkmak. Yaşadığınız her şey, size bir şeyler öğretiyor. Zor zamanlar geçtiğinde, geriye size öğrettikleri, size kattıkları kalıyor. Sizi siz yapan şeyler... Ve siz, bu halinizle çok değerlisiniz. Bu değerli şeye bir iyilik yapın ve onu yüklerinden kurtarın. İster kendi kendinize, ister o kişinin yüzüne karşı, affettiğinizi söyleyin ve bırakın olumsuz duygular sizi daha fazla yormasın.
YORUMLAR