Lütfen susmama izin verin!

Tadı yok uzun süredir hiçbir şeyin. Aslında kendimle meşgul değilim. Kabuğuma da çekilmedim. Hatta kabuklarımı kırma derdindeyim. Benim için zor olsa da deniyorum. Denemeye çalışıyorum. Ama işte bazen olmuyor. Olmaz. Ne aradığını ya da ne istediğini bile bilmezken tat almaya çalışırsan.


Kendimle baş başa kalmak da değil derdim. Zaten şu hayatta en az kendime tahammül edebiliyorum. Çünkü her seferinde benden birbirine tamamen zıt iki şeyi aynı anda yapmamı istiyor. En çok kendimden kurtulmaya çalışıyorum.


Bir de kimseyi memnun edememek durumu var. Hep iyi bir insan olmaya çalıştım. Hâlâ da uğraşıyorum. Artık ne kadar becerebildimse… Ama işte bazen olmuyor. Olmana izin vermiyorlar. Bir şeyler vermeye çalıştığında, kendileri istediği için verdiğini düşünüyorlar. Oysa bunu kendim istediğim için yapıyorum. Vermediğindeyse bencil olduğunu.


Farkında olmadan haksızlık ettiklerim de var tabii. Benim iyiliğimi isteyenler. Ama işte bazen iyiliğimi isteyenlerle asla memnun edemediklerim öylesine karışıyor ki, işin içinden çıkamıyorum. Ya aslında bencil olanları memnun etmeye çalışırken buluyorum kendimi ya da iyiliğimi isteyenlere haksızlık ederken.


Sonra o incir çekirdeğini doldurmayan uzun tartışmalar, akıl yürütmeler. Kendim de dahil herkese kendimi anlatma çabası. Konuşuyorum, dinliyorum, tekrar konuşuyorum, anlamaya, anlatmaya çalışıyorum. Ama işte bazen olmuyor. Sonunda bir bakmışsın, bir arpa boyu yol alınmamış.


Galiba yoruldum ben artık. Kendimi anlatmaya ve insanları anlamaya çalışmaktan. Yoruldum demeyi sevmem. Diyenleri de anlamam aslında. Yaşadığın sürece yorulmayacaksın. Ölünce dinlenmek için çok vaktin olacak. Ama yoruldum işte. Bir süre dinlenmek istiyorum. En azından yorulduğumu dillendirebilmek.


En çok da beni sürekli bir didişmenin içine çekmeye çalışanlara kızıyorum. Tamam, bir sürü farklı iletişim modeli var. Ama didişmek, benim tercih ettiklerimden değil. Didişeceksek, bence susalım. Ya da mümkünse, didişmeden konuşacağımız başka bir zamana erteleyelim konuyu. Amaç gerçekten birbirini anlayabilmekse. Ama işte bazen olmuyor. Bir bakmışsın, amaçsız bir tartışmanın orta yerinde, konunun nereden oralara geldiğini bile unutmuş, konuşup duruyorsun. Konuşmadığın, aslında konuşmaktan kaçındığın ya da uygun zamanı bulmak için bir süre sustuğun zamanlardaysa seni vurdumduymaz olmakla suçluyorlar. Konuşturabilmek ve didişmenin ortasına çekmek için en hassas yerlerine dokunuyorlar. Sanki didişmek, bir sorunu çözmenin yegâne yoluymuş gibi.


Buradan onlara sesleniyorum. Lütfen susmama izin verin artık. Tekrar ede ede anlamını yitirdiğim kelimelerime yeniden kavuşayım. Öfke dediğimde karşımdaki titresin. Aşk dediğim kadın bana âşık olsun. Sustuğumda, suskunluğum bir dile dönüşsün. Lütfen. En azından bir süre.


Bunları neden anlattım? Çünkü biliyorum ki bazen siz de yoruluyorsunuz ve susmak istiyorsunuz. Ama… İşte… Bazen… Olmuyor.


















YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.