Fişi çekmek

Ne yazacağım diye düşünürken karar verdim internetin fişini çekmeye. O sırada televizyonda Cumhurbaşkanı, Ensar Vakfı’nın 38. Genel Kurulu'nda canlı yayındaydı. Söylenecek söz yok gibi. Balkondayım şu an. Aşağıdan saklambaç oynayan çocukların sesleri geliyor. Neyse ki onlar mutlu.

Böyle işte; hakikat bütün çıplaklığıyla herkesin gözü önünde olsa da, dünya yanlış üzre dönüyor. Mutluluğa yer var mı bu düzende ya da mutluluk arayanlara bilmiyorum.

Büyük aldatmalar ve aldanmalarla yaşıyoruz. Hepimizi hız tutkunu yapmışlar. Buna izin vermişiz. Önümüzde reklamlar, politikacılar, gazeteciler, televizyoncular, filmler, diziler, gazeteler, ordular, satmaya çalıştıkları hayaller, fikirler, idealler… Her gün, hiçbirinin ne olduğunu anlamadan, birine kapılıp gidiyoruz.

Bütün bu şeyleri yarattığımızı zannetmek en büyük yanılgımız. Artık her birimiz fikirlerin, hayallerin ya da ideallerin gücümüzü sömürüp bir kenara attığı birer posayız. Üreten değil, sömürülmek için üretilen yığınlarız.

Cennet de vaat ediyorlar bize. Dünyada bulamadığımız mutluluğu orada bulacağımızı söylüyorlar. Umudun hatırına inanıyoruz söylediklerine. Ama bize cenneti kazanmak için cehennemden daha büyük acılar çektirdiklerini söylemiyorlar.

Durmalı artık. Durdurmalı. Her şeyin birbirine girdiği bu bulanık dünya bir son bulmalı. Yeniden yaratmaya ihtiyacımız yok. Sadece bir süre dursak ve durdursak yeter. O zaman farkına varacağız. O koyu parlak renk, akan kanımız. Şu kuruyup kahverengine dönen yer, katlettiğimiz doğa. Şu kurşuni boşluk, mavi gökyüzü. Her şeye rağmen rengini kaybetmeyen şu küçük kıpırtılar, çocuklarımız. Ve bütün bunların ortasında oradan oraya koşuşturan renksiz ve mutsuz şey, biz, yani kendimiz.

Kendimizi ötelemekten vazgeçmenin zamanı geldi. Dünya sürekli tekrar eden bir karabasan gibi dönüp duruyor. Siz de fişi çekin artık. Başkalarına ait hayaller, idealler ve fikirler sussun. Mutluluk hiç olmazsa bir ihtimal olarak benliğinizden doğsun.

Yoksa birileri çıkıyor, dünyayı, dünyanı değiştiriyor. Senin hiç istemediğin bir biçimde.