Hayalleri Kardan Adam
Günler kar taneleriyle örtüldü. Acıyan yanlarımız vardı. Karların altında kaldı. Kalsın. “Baktım bir şarkı almış gidiyor dudaklarımı.”* Bırakın sizi de alsın. Alsın, beyazlar altında bir semtin dik yokuşuna bıraksın.
Kardan önceydi. Şiir bilir bilmezdi dudaklarımız. Açıp bir yerinden okuduklarımız, bizi hep aynı yere bırakırdı. Sonra uçakların üstüne yağdı karlar. Göğün mavisine, otobüs duraklarına, geniş meydanlara yağdı. Garlara, yılbaşı ağaçlarına, denizlere çıkan sokaklara… Unuttun mu? Unutmadın. Yoksa adama sorarlar, yürek bu. Karlar altında saklı şiirdir her vuruşu.
Bırak bir süre daha orada atsın. Hepimizi eşitleyen bir beyazın altında. Aynı yerde tanklar var hâlâ. Biliyorum. Çay bardakları, zemzem fincanları, alkoller var. İntihara iman edenler, içinden her gün cenaze kaldıranlar, ölüme kol kanat gerenler… Hepsi buzul mavinin altında, senin kalbinin yanı başında.
Böyle iyisin şimdilik. Böyle iyiyiz. Hiçbir şey örtemez günahlarımızın üstünü. Hiçbir örtünün altında böyle masum görünemez günahkârlar. Ve hiçbir örtüye gerek yok, kar da dahil, pencere önünde donarak ölmüş bir kuş kadar masumsan eğer.
Yokuş demiştik. Dilinde seni yukarıya çıkaran bir şarkı. Söyle. Yanından geçip gidene söyle. Ardından dönüp bakana söyle. Sesine bakıp gülene söyle. Şarkına kızıp sövene söyle. Biri mutlaka sana katılacak. Birileri… Sonra birlikte çıkacaksınız. Unutma. Yokuşun sonudur bir şarkının en derin yeri.
Kar tanesiydin yokuşun başında. Yere düşer düşmez eriyen. Şimdi şarkı söyleyen bir kartopu oldun. Bir avucun sıcaklığıyla pekişmiş. Çığ da olacaksın. Tasalanma. Yokuşu çıktıkça bir tomurcuk gibi büyüyen.
Durmasın, biraz daha yağsın. Dilinde bir şarkıyla seni yokuş başlarına bıraksın. Acıyan yanlarımız mı? Hep acıyacak. Ama sen şarkını söylersen, birileri seninle şarkını söylerse, birileri şarkı söylediği sürece, çığın varlığı bir anlam kazanacak. Ve bir gün gelecek. Son kar tanesiyle değil, bir araya gelen seslerin ahengiyle, yokuşu da kendine katarak hareket edecek çığ. Göğün en yüksek yerinden toprağın en derinine kadar. Ve o gün, ilk kez kötüler de dahil herkesi önüne katarak ardında dümdüz bir toprak bırakacak. Ölü kuşların acılarımızla sulanıp tek tek filiz verdiği.
Haydi yağ, durma kar tanesi.
*Cemal Süreya, Üvercinka, Çıkmaz Sinir, sf. 281, Yapı Kredi Yayınları
YORUMLAR