Seçmenin balkon konuşması
Değerli politikacılar,
Bugün evimin balkonundan sizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hiçbir parti, belediye başkanı, genel meclis üyesi ve muhtar adayı farkı gözetmeksizin. Öncelikle 30 Mart 2014 yerel seçim sonuçlarının ülkemize, milletimize, tüm dünyaya, güneş sistemimize ve galaksimiz Samanyolu’na hayırlı olmasını diliyorum. Sonra bireysel olarak bana ve siz politikacılara da.
Yerel seçim bilinci ve düşüncesiyle yola çıktığımız seçimler, sayenizde bir genel seçim atmosferine büründü. Bu sonuçlar umarım evimizde, mahallemizde, ilçe ve ilimiz ile tüm Türkiye’de barışa, adalete, huzur ve istikrara katkı sağlar. Ve yine umarım, bundan sonra hak, hukuk kavramları gak, guguk kavramlarına değil, adalete dalalet eder. Zira, aranızdan bazıları elektrik kesintileri, sahte oy pusulaları, sözde çaktırmadan seçmen yönlendirmelerle falan seçimin adaletine gölge düşürdü. Korkunun insanlara yaptırabileceklerini bilmez değiliz. Bu korkunun temelinde bazı gerçeklerin yattığının da farkındayız. Sizden ricam, bundan sonraki süreçte aranızdaki korkakları, hileleri ve düzenbazlıklarıyla birlikte ortaya çıkarmanız. Ben seçmen olarak sonuna kadar arkanızdayım. Yeter ki pişkinlikte, arsızlıkta ve kibirde sınır tanımayanlar, bir kez daha görülmüş olsun.
Sizden bir ricam daha var. Lütfen göreve başladığınızda, 75 milyona hizmet edin. Bu konuda şüphelerim var. Çünkü bazı ülkelerde, özellikle bizimki gibi seçmen sayısı bir anda 54 milyon olanlarda, ne gariptir ki 180 milyona hizmet edilebiliyor. Bunda belediyelerimizin hizmet aşkıyla yanıp tutuşmasının da payı var tabii ki. Bazı belediyelerimiz öte dünyada ikamet eden yurttaşlarımıza da oy karşılığında hizmet sözü verebiliyor. Hizmette sınır tanımayan bu arkadaşlarınızı kutlamakla birlikte, hali hazırda hayatta olanlara hizmet götürmelerini temenni ediyorum.
Değerli politikacılar,
Seçim sonrası yine aranızdan bazıları bu hesaplaşma günü değil, helalleşme günüdür, diyebilir. Durduk yere kimseyle helalleşeceğinizi sanmıyorum. Zira benim gibi siz de biliyorsunuz ki sandık helalleşme yeri değil bilakis hesaplaşma yeridir. Hele bu sandık, yerel seçimler için konulmuşsa. Kafası ve vicdanı hesap etmeye basmayanlarla aynı çatı altında politika yapmamanızı rica ediyorum. Niye mi? Çünkü yaptığı her icraatın hesabını kuruşu kuruşuna veremeyenlere destek olursanız, benim gözümde onlardan birisiniz demektir. Aman deyim, adınız hesap veremeyenlerle anılmasın. Şeffaflıkta su, hesap vermede hesap makinesi gibi olun.
Boş vaatler en sevdiğiniz şeylerdendir, bilirim. Bir de şimdi son dönemlerde çılgın vaatlerde bulunanlarınız peyda oldu. Ankara’ya boğaz getirenler mi dersin, Halkalı-Gebze arasını dört dakikaya indirenler mi dersin, Don ve Volga nehirlerini Fırat ve Dicle’yle birleştirenler mi istersin, hepsi sizde. Yapmayın, etmeyin. Bizim seçmen olarak sizden istediğimiz sadece ayaklarınız yere bassın. Parklarımız park, ormanlarımız orman, denizlerimiz deniz, nehirlerimiz nehir olarak kalsın. Ama ön önemlisi, bunda hemfikir değilsek hakkımı helal etmiyorum, çocuklarımız hep çocuk olarak kalmasın. Büyüsün. Anne ve babalarının acı değil övünç kaynağı olsun. Buna engel olanlarla mücadele etmiyorsanız, and olsun, gerekirse öte dünyadan da oy kullanır, iktidardan alaşağı edilmeniz için her türlü yasal hakkımı sonuna kadar kullanırım.
Değerli politikacılar,
Artık içeri giriyorum. Hava kararmaya ve rüzgâr esmeye başladı. Birazdan göz gözü görmez olacak. Sapla saman birbirine zaten karışmıştı, şimdi daha da karışacak. Sizden son ricam, bu fırtınalı ve karanlık günlerde aranızdan bazılarınız öyle parlasın ki, adaletin, özgürlüğün, eşitliğin, demokrasinin ve insana dair iyi ve güzel olan her şeyin ne tarafta olduğunu apaçık görelim. Sizin bizim oylarımıza ihtiyaç duyduğunuz gibi, bizim de sizin aranızdan çıkacak gerçek yıldızlara ihtiyacımız var. Halkını tüm bireyleriyle kucaklayan ve halkının çıkarlarını kendi çıkarlarının üstünde tutanlarınıza yürekten selam olsun.
YORUMLAR