Nomofobi nedir?
Hani insanlar vardır, çayını kahvesini içmezse bir fena olur. Hayatım boyunca hiç öyle biri olmadım. Hatta kendi halimi düşündükçe aklıma babaannem gelir. Kadıncağız hiç bir şeyin tiryakisi olamadım diye dertlenirdi. Ben de öyleyim. Homeopatik bir ilaç kullanıyorum, belirli bir diyet gerektiriyor homeopati. Herkes şaşırıyor nasıl yapıyorsun diye. Ben de şaşırmalarına şaşırıyorum, bir şeyleri yemek içmekten, yapmaktan vazgeçmek benim için hiç zor değil çünkü.
Ama gelin görün ki ben bir nomofobiğim işte... Bağımlılık beni 40’ıma merdiven dayadığım günlerde bulmuş da haberim yokmuş.
Nomofobi (Nomophobia) cihaz bağımlılığı demekmiş, ben de yeni öğrendim. Beni kulak kesilip dinleyin. Çünkü siz de benim kadar iyi biliyorsunuz ki, siz de peki ala nomofobik olabilirsiniz.
Durumum adını bilmeden yaşarken kendimi herkes kadar biraz fazlaca telefonuna düşkün sanıyordum ama biraz üzerinde düşünüce bildiğin, bayağı bağımlı olduğumu anladım.
Duyguyu size şöyle anlatayım; doğum yapanlar bilirler. Bebek küçükken lohusa kadınlara bir hal gelir, bebekten uzak kalırlarsa içlerini bir huzursuzluk kaplar, durdukları yerde duramazlar. Bebeğin iyi bakıldığını, karnın tok altının temiz olduğundan emin de olsalar da bebekten ayrılmak lohusa kadın için çok zordur. Çünkü içimizdeki vahşi benlik hala bebeği kurt kapar diye korkmaktadır. İnsan türünün devamını muhtemelen annelerin bu bebeği gözünün önünden ayırmama güdüsüne borçluyuz. “Yıl 2016, kurt yok” mantığı vahşi benliği bağlamaz. Bizim içimiz hala o huzursuzluğa ev sahipliği eder.
İşte ne yazık ki bana telefonumla ilişkim bu hissi hatırlatıyor. Uzak kalınca huzursuzlanıyorum. Hiçbir lüks pek fazla umurumda değil ama telefon yenilenmeyince sanki hayat kalitem düşüyor. Dizi seyrederken, sinemada, kızımla oynarken ve elbette arkadaşlarımla yemek yerken telefonuma bakıyorum. O hep yanımda. Elimi altında, dizimin dibinde. Şu yazının başından bu noktaya gelene kadar bir fırt çekmemek için zor durdum. Orada klavyenin yanında melun melun bana bakıyor. Ama biliyorum birazdan ekrana bir şey pop-up edecek, o zaman bu direniş eriyip gidecek.
Üstelik ekrana bir şey pop-up etmesi de gerekmiyor. Nedense orada öylece dururken, elime alıp bir girip çıkıyorum. Evet ben bir nomofobiğim.
Kızım geçtiğimiz yıl bir rüya görmüştü. Rüyasında ikimiz Sindirella’nın düğünündeydik ve ben durmadan telefonuma bakıyordum. Ben de hemen telefona bakmaya bir süre ara vermiştim. Ama tabii bu bir süre çok kısa sürdü. Telefon hop geri geldi. Bazen telefonumu kurcalarken Ladin bana sesleniyor; “Anne Sinidrella’nın düğününü unutma.”
YORUMLAR