Sessizliğin gücü
Gandi, Hindistan’ı İngiliz İmparatorluğu’nun boyunduruğundan kurtarmaya çalıştığı yıllarda haftada bir günü tamamen sessizliğe, meditasyona ve tefekküre ayırırdı. Doğru eylemin ancak bu sessizlikten doğacağına inandığı için yaptığı işin parçası olarak görürdü. Gelmiş geçmiş en şiddetsiz en şefkatli politik mücadeleyi böylece hayata geçirdi. Değil kan dökmek, bir tek kalp kırmadan İngiliz İmparatorluğunu dize getirdi. Sessizliğin kavrayışımızın ötesinde bir gücü vardır.
En sevdiğim sözlerden biridir: “Eğer çok meşgul değilsen her gün 20 dakika meditasyon yapmalısın, eğer çok meşgulsen o zaman her gün bir saat meditasyon yapmalısın”. Bir süre bir şeyle meşgul olmadan sessizce oturmak vakit kaybı değildir. Einstein dâhil hemen bütün dâhiler en yaratıcı fikirlerin bir sessizlik ve boşluktan doğduğunu söylerler. Akif düşüncenin ve eforun olmadığı rahatlama anları bizi varoluşumuzun yaratıcı tarafı ile temas etme fırsatı sunar. Eğer benim gibi çok meşgul biriyseniz, sessizce oturmayı iş akışının parçası haline getirmeyi deneyebilirsiniz. Gandi’nin imparatorluk devirirken haftanın bir gününü sessizliğe yapabiliyorsa, biz de günümüzün 15-20 dakikasını sessizce oturmaya adayabiliriz.
Üstelik, meditasyon sizi daha zeki yapar. Hayvanlardan Tanrılara Sapiens kitabı son yıllarda okuduğum en etkileyici kitaplardan biriydi. Noah Harari, müthiş bir yaratıcılık ortaya koyuyor ve insan varoluşunu ağzınızı bir karış açık bırakacak bir bağlama oturtuyor. Bu kadar etkileyici bir eserin yazarının hayatının büyük çoğunluğunu çalışarak, araştırma yaparak geçirdiğini düşünüyor insan. Ama durum öyle değil. Harari, günde 3-4 saatini meditasyona ayırıyor, yılda 3-4 ayını da sessiz inzivalarda geçiriyor. İnsan olarak varoluşumuzun arkasındaki zekânın pek yüzeysel bir kısmını kullanır haldeyiz. Belki her gün beş dakika sessizliğe ve boşluğa ayır ve elini boşluğun içindeki zekâya doğru uzatmaya başla.
Meditasyonun ideal bir süresi yoktur ve daha uzun daha iyi değildir. Sessizlik ve boşluğa alışık olmayan sinir sistemimiz ilk başta bu iki besleyici özelliğin içine yerleşemez. Tanıdık olmayan her şeyi sinir sistemimiz tehdit olarak görme eğilimindedir. Zararlı tanıdığı, faydalı yabancıya tercih eder. Kendinize zaman tanıyın. Sisteminizden gelen sinyallere saygı gösterin. Senin için ne kadar sessizlik mümkün? Dene ve gör ve yarın hep yeni bir gün.
Sessizlikle/boşlukla kalmanın en zor taraflarından biri hissetmeye başlamak. Birçoğumuz duyguları hissetmemek için kendimizi meşgul tutuyoruz. Duygular hissedilmek isterler ama bunun için alan açmak gerekir. Bir işten başka işe koşturur haldeyken böyle bir alan yoktur. Sürekli meşguliyet, sürekli konuşma, aktif düşünme, dizi izleme hepimizin başvutduğu bazı hissetmeme stratejileri. Duygular kendilerini ifade edemediklerinde kaybolmazlar, baş ağrısına, sırt ağrısına dönüşürler. Gabor Mate’ye bir hastası demiş ki “ben hiç kızmam, onun yerine tümor geliştiririm”. Sessizlik bazen var olan öfkeyi gün yüzüne çıkarabilir ve Öfke hissetmek zordur. Ama inanın bütün gün öfkeyi bastırmaya çalışmak kadar zor değildir.
YORUMLAR