İnsanlar ve hayvanlar
“İnsan düşünen bir hayvandır” bu sözü sanırım bildiniz. Doğrudur değildir oralara girmeyeceğim ama havanlar günlük güneşlik yaşarken insanların neden ıstırap içinde olduğunu ve aynı zamanda nasıl aya roket fırlattıklarını düşünmeden edemiyorum.
Buyurunuz insan ve hayvan varoluşuna dair birtakım, beyin fırtınaları.
Vahşi diye bir şey: Bizim var oluşumuzun en büyük itici gücü, diğer hayvanlar gibi, hayatta kalmak ve türünü devam ettirmek. Bu kaderi hayvanlarla paylaşıyoruz. Özellikle hayatta kalma cevapları dediğimiz, kaç, savaş, don sinir sistemi cevaplarını birçok hayvanla ama özellikle memelilerle paylaşır haldeyiz. Hayatta kalmak ve üremek istiyorzu ve bu ikisi için yapamayacağımız şey yok! Nokta.
Hayvanlarla bu vahşi kaderi paylaşırken, onlarla paylaşmadığımız insan olmaya özgü farklı bir kader var. Bu kaderlerden şunlar:
Düşünme diye bir şey: Beynimizde neokorteks, yeni beyin denen bir yapı var. Bu nedenle kanatlarımız olmadığı halde uçak diye bir şey icat edip uçabiliyoruz. Doğa ile rekabete girip onu yenebiliyoruz. Düşünmek denen şey hem roket fırlattırıyor hem bizi içine hapsedip mutsuzluğumuzun kaynağı olabiliyor.
Ölüm farkındalığı diye bir şey: Hayatta kalma isteği içimizdeki en büyük itici güç. Hepimiz bu en çok istediğimiz şeyin imkânsız olduğunu bilerek yaşıyoruz. Istırap içinde olmak için başka bir nedene gerek var mı? Sadece insanoğlunun makûs kaderi ölüm farkındalığı. Yüreğimizde hiç dinmeyen bir güvenlik krizi var. Dünyanın bütün maskelerinin bizi kaçınılmazdan koruyamayacağın çok derinlerde akıp duran bir kaynak suyu gibi biliyoruz. Orda olduğunu unuttuğunuzda bile hep orda.
Kültür diye bir şey: Sadece insanlarda var. Bu çapta bir işbirliğini ve ortak anlayışı (ne doğru ne değil, ne nasıl yapılır) sadece biz kurabiliyoruz. Bunun tadını çıkardığımız sonuçları olduğu gibi, bir de baskı olarak tecrübe ettiğimiz sonuçları var. Mesela çocuk yama isteğinin bir kısmı da kültürel dayatmadan kaynaklanıyor. Bilinçdışı kültürel koşullanmalar insanlar için ilkel beyinden gelen mesajlardan sonra en önemli itici güçlerden biri.
Travma diye bir şey: İnsanlığın makus kaderi dediğim, insan olmanın bir diğer özelliği ise travma. Hayvanlarda ise doğanın içinde yaşayan diğer hayvanlarda travma gözlenmiyor. Sadece insanlarla temasi olan hayvanlar travmatize oluyorlar. Halbu ki onlar da son derece korkutucu deneyimler yaşıyorlar ama bu deneyimler depolamadan bir hasar yaratmadan gelip geçiyor. Travmanın nedeni insan beynin kompleksliği ve bu kompleks sistemin çeşitli parçalarının birbiriyle uyum içinde çalışmayı henüz becerememesinden kaynaklanıyor.
Bir diğer nedeni ise fizyolojimiz değişmediği halde hayat koşullarının ayak uydurulamayacak kadar hızlı değişmesi. Yani özetle kanatlarımız olmadığı halde uçmak bize pek iyi gelmiyor.
Eee siz ne dersiniz? Bu şartlar altında insan düşünen bir hayvan mıdır?
YORUMLAR