Beklemeyi bırakabilir misin?
Bazen yaşamak istemediğimiz bir güne uyanırız. Olmak istemediğimiz yerlerde olacağımız, konuşmak istemediğimiz insanlarla konuşacağımız, yapmak istemediğimiz şeyleri yapacağımız bir gün. Bedenimiz ağrılı, düşüncelerimiz karamsar, duygularımız can acıtıcıdır. Ve daha uyanırken sanki o günün kaderi bellidir. Tek çözüm bir ileri sarma tuşu gibi görünür.
Böyle günlerde, becerebildiğimde, beklemeyi bırakırım. Banka sırasında beklemeyi bırakırım. Metroyu beklemeyi bırakırım. İçindeki sıkıntının geçmesini beklemeyi bırakırım.
Beklemek yerine gözlerimin, kulaklarımın etrafta serbestçe gezmesine izin veririm. Gözlerim önce muhakkak gökyüzüne takılır. Bulutlar, gözümü alan güneş, kuşlar için özel vakit ayırırım. Ne kadar güzel olduklarını düşünmem, bir sonraki banka sırasını düşünemem özenle ve sadece bakarım. Bahçeleri sulayan fıskiyelerin sesi, kaldırımda market arabalarının tıkırtısı, sohbet eden insanların uzaktan gelen uğultusu...
Gün olacaklar açısından değişmez ama beklemenin yerine bunları koyabilirsem, bekleme biter. Ve bir bakarım banka memuru ile şakalaşıyorum. Gözünün içine bakıp onun varlığından zevk alıyorum. O kısacık evrak alışverişinde birbirimize sıcaklığımızla eşlik ediyoruz ve 5 dakika için kurulan bu bağ bir anda olacakları değil ama benim haleti ruhiyemi değiştiriverir. Kaderi belli olan gün bir anda dünyadaki bütün olasılıklara açık hale gelir.
Jon Kabat Zinn “küçük şeyler, asla küçük değiller” der. Ben de “hayatınızı değiştirmek için hayatınızı değiştirmeye gerek yok” diyorum. Bugün belki beklemeyi bırakarak başlayabilirsin. Bugün her bir şeyin olmasını/değişmesini/geçmesini beklediğini fark ettiğinde bırak gitsin. Eckhart Tolle, “ama nasıl?” diye soranlara şöyle cevap verir “sıcak bir taşı elinden nasıl bırakırsan öyle”.
Yukarıda bahsettiğim yöntemin bir de ismi var. Oryantasyon.
Meditasyonu gündelik hayata taşımak istiyorsak, oryantasyon bunun için en muhteşem araçlardan biri. İlk başta yavaşlamak ve etrafımızda çoğu zaman görmeden geçip gittiğimiz ve önemsiz olarak gördüğümüz şeylere dikkat vermek zor olabilir. Ama zamanla bu sorun da ortadan kalkacaktır.
Eğer bakışları serbestçe gezdirmek zorsa kendinize küçük bir görev verin. Etrafımızı saran fiziksel ortamda serbestçe gezmek yerine üç yeni şey keşfetmek üzere gözlerinizi gezdirin. Bu da tıpkı nefesi saymak gibi işimizi kolaylaştıran bir teknik, ilk başlarda bu tür tekniklerden daha çok destek almak gerekebiliyor. Daha sonra daha az ihtiyaç duyuluyor. İhtiyaç duyduğun zaman hem nefesi sayabilir hem de oryantasyon sırasında yeni bir şeyler bulma safarisine çıkabilirsin. Bu tekniklere de takılıp kalma ve bakışları serbestçe dolaştırmak ya da nefesi sadece hissetmek için alan açmayı ihmal etme.
YORUMLAR