Türkiye’nin ilk biyonik kulaklı çocuğu
Çocuk ve Aile Fuarı’nda pırıl pırıl bir genç kızla tanıştım. Ece Saygı. Son yıllarda tanıdığım belki de en şahane insan. Bir yaşında sağır olmuş ama 5 yaşından bu yana duyabiliyor. Nasıl mı? Türkiye'nin ilk koklearimplantı, yani biyonik kulağı 21 yıl önce Ece'ye takılmış. Sağır doğmuş ama sağır ve dilsiz olmamış. İngilizce ve Türkçe'yi rahatlıkla konuşuyor. Bu yıl Koç Üniversitesi'nden mezun oldu. Benim kalbimi ise şunu diyerek çaldı. "İyi ki işitme engelliyim, başka türlü olmayı istemezdim" İşitme engelli olduğu için beyni bambaşka şekilde şekillenmek, herkese çocukken yazılan kodlar ona bambaşka şekilde yazılmak zorunda kalmış. Nöroplastisite; beynin öğrenme, değişime uyum gücünü ailesi çok iyi kullanmış. Şimdi bu farklı çalışan beynin, herkes de olmayan perspektifin, boşlukları tahminle doldurma yetisinin tadını çıkarıyor. Olduğu gibi olmaktan, kendisi seçmiş gibi memnun. Çocuk ve Aile Fuarı’nda konuğumdu. Sizlerle tanıştırmak istedim. Mesajım en zor anlar da bile "işin olumlu tarafını görelim" değil. Acılarımızı hasır altı etmeyelim ki kendi potansiyellerini yaşasınlar. Bütün zorluğu, acısı, engeli ve potansiyeli ile bu işitme engeli Ece'nin.
Yönettiğim panelin diğer konukları ise Prof. Yıldırım Bayazıt, Odyologlar Esra Yücel, Şengül Terlemezdi. Şunu anladım ki erken tedavi ve müdehale ile işitme engeli artık engel olmaktan çıkmış durumda. İşitme engelliler, koklearimplant takılması ve odyologlardan özel eğitimler almaları durumunda %80’e varan oranda duyabiliyorlar ve konuşmayı da öğrenebiliyorlar. İşitme engeli olanlar artık dilsiz olmaya mecbur değiller. Hatta Ece’nin örneğinde olduğu gibi yabancı dil bile konuşabiliyorlar. Üstelik koklearimplant ameliyatı devlet hastanelerinde ücretsiz olarak yapılıyor. İmplant bebek yaşlarda bile takılabiliyor. Hatta ne kadar erken takılırsa o kadar iyi. Çünkü implant takıldıktan sonra bir öğrenme süreci başlıyor. Beyin duymayı öğreniyor. Odyologlar bu noktada devreye giriyor ve implant sonrası eğitim süreciyle adeta beyne kodlar yazılıyor ve işitme engeli olan kişi başta konuşmak olmak üzere pek çok şeyi engeli olmayanlardan farklı bir şekilde öğreniyor.
Bunlar çok önemli haberler çünkü Türkiye'de her yıl 4 bin bebek işitme engelli doğuyor. Toplam 3 milyon işitme engelli vatandaşımız var.
Yeni doğan bir bebekte bile işitme engelini saptamak mümkün. Doğum sonrası hastanelerde ve okullarda bu taramalar yapılıyor. Doğduğunda işitmesinde sorun olmasa bile anne babaların çocuğun yaşamının ilk 5-6 yılında uyanık olmaları gerekiyor. Seslenince cevap vermeme, öğrenme güçlüğü gibi semptomlar işitme engelini işaret edebiliyor.
İmplat kullanıcıları ne tam olarak bizim gibi duyabiliyorlar ne de sağırlar. Teknoloji sayesinde iki durumun arasında yeni bir grup insan oluşmuş durumda. İşitmeleri teknolojiye bağlı olduğu için bazı konularda desteğe ihtiyaçları oluyor. Örneğin; kalabalık bir sınıfta implant öğrencisinin uğultunun arasından öğretmenin sesini seçebilmesi çok zor. Öğretmenin yakasına özel bir mikrofon takması ise kullanıcının problemini tamamen çözüyor. Fuar boyunca yaptığım sohbetlerden de anladım ki zaman zaman bazı öğretmenler basit bir yaka mikrofonunu takmaktan, kurumlar bu sistemi sınıflara sokmaktan imtina ediyormuş. Özellikler eğitim kurumlarının ve öğretmenlerin implant takan çocuklarımızın bu ihtiyacı konusunda hassas davranması gerekiyor.
YORUMLAR