Dilenmek neden kötü olsun ki?
Dilencilere para verir misiniz? Ben uzun yıllar boyunca vermedim. Hala da ne zaman yanıma bir dilenci yaklaşsa hep bir iki arada bir derede kalırım. 20’li yaşlarımda bu konuda da çok emin fikirlerim vardı. Özellikle dilenen çocuklara ne para ne yüz verirdim. Çünkü aileleri bu çocukları kullanıyordu. Okula gitmeleri gerekirken çeteler tarafından dilendiriyorlardı. Tabii ki bu düzeni bilemeyecektim. Zaman içinde çocuklar çeşitli taktik değişiklikleri yaptılar. Önce mendil sattılar, arabalarımızın camını temizlediler. Çok akıllıcaydı bu yaptıkları. Çünkü dilenmenin hiçbir meşruiyeti olmadığı ama ticaretin çok meşru olduğu bir düzendi bu. Eğer sen bana bir şey verirsen ben de sana bir şey veririm. Değiş tokuş olursa, hizmet ya da mal el değiştirirse o zaman ticaret olur. Dilenme değil, ticaret olunca belli ki insanların elleri daha bir cebine gitmeye başladı. Sunulan mal ya da hizmete ihtiyaç olmasa bile alma verme işinin meşruluğu insanları rahatlattı. Dilenciler kapitalist değerlerimize adapte oldular. Çalışmak, üretmek ve tüketmek elbette çok büyük erdemdi. Bir şey vermeden bir şey istemek yani dilenmek tü kaka!
Açıkçası ben bu numaraları daha ilk çıktıklarında bile yemedim. Sonra bunun da suyu çıktı. Dilenci çocuklar başka bir taktikle ortaya çıktılar. “Abla para istemiyorum, simit alır mısın?” Hayda... İşte bu taktik beni bir durdurdu. Aç bir çocuk var simit istiyor. En kötü ne olabilir? Belki herkese aldırıp gene toptan anasına babasına götürüyor. Son kertede ana baba dahil açlar. Gene de pek yumuşayamadım, ezberimi bozamadım ama devreler yandı bir kere.
Birkaç yıl önce, Esentepe’deki işimden akşam saatlerinde her çıktığımda trafik olurdu. Esentepe ışıkların ünlü akşam trafiğinde beklerken dilenci çocuklar arabalara peydah olur. İstesen de istemesen de arabanın camına sabunlu su sıkıp kaportaya yapışırlar. Üstelik kaçacak yer de yoktur. Malum trafik durup duruyor. Tabii duruşumdan ödün vermedim. Verirsem her akşam daha büyük saldırıya uğrayacağım biliyorum. Para da vermek istemiyorum. Hizmeti de almak istemiyorum. Çocuklar dilendirilmesin falan... Bunla aklımdan geçiyor. Ve o saatte tabii hep aynı çocuklar oradalar.
Bir gün gene mücadelemiz başladı, camı silersin silmezsin, para verirsin vermezsin. Kızlardan birini yan camda dikilmiş dikkatli dikkatli bana bakıyordu. Sonra bir anda oynama başladı. Ellerini şaklata şaklata göbek atıyor. Çok güzel gözleri var. Bir an durdum. Hala para vermeye razı değilim. Acaba dedim başka bir şey verebilir miyim? Ne olabilir? İlişki? Ne denen olmasın dedim. Camı açtım. Ben de kıza katıldım ve arabanın içinde oynamaya başladım. Hemen üçer beşer toplandılar. Para vermeyeceğimi baştan söyledim. Canın sağ olsun dediler. Hep beraber bir güzel göbek attık. İsimlerini öğrendim. Onlar da benimkini sordular. Takip eden günlerde ne zaman arabamı görseler koşup geldiler. Trafik boyunca lafladık. Ahmet nerde? Araba çarptı. Aaa iyi mi? İyi iyi bacağı biraz ağrıyor. Sen niye üzgünsün abla, seni kim üzdü?
Sonra onlara para değil sarılma ve öpücük teklif ettim. Arabanın camından iki yanaklarından öperdim. Arabamı görünce hepsi koşar kendilerini bana öptürtmeye gelirlerdi. Zaman içinde havalı bir arabadan külüstür bir arabaya geçiş yaptım. Hemen toplandılar. Abla güzel arabaya ne oldu? Demin “boşandım”, “bu şirket arabası artık bunu kullanıyorum”. Mevcut arabayı övmeye başladım. Pek yemediler. Güzel araba gidince benim için baya üzüldüklerini belli ettiler. “Güzel ablam, vah”.
Önce onlar daha az gelmeye başladı. Ben işten ayrıldım. Kopup gidildi. Zaten başka türlüsünü de hayal etmemiştim. Geçtiğimiz günlerde yine bir çocuk simit için önümü kesti. Gene ne yapacağımı şaşırdım.
Yobazlık etmek bana kakalanan “değerler” üzerinden kararlar vermek istemedim. Dilenmek niye kötüydü? Çalışıp kazanmak neden iyiydi? Gene de kendimi çaresiz hissettim. Ne yapabilirim diye düşündüm. Çünkü durum aynı değildi ilişki bir ortam yoktu. Önden karar vermemeye karar verdim. Yapabileceğim en iyi şeyin dikkat kesilmek olduğunu anladım. O ana. Karşılaşma anına. Ne hissediyorum? Şimdi şu anda burada neler oluyor? Gerisi? Bilmem ki ne olacak beni ne nereye doğru harekete geçirecek?
YORUMLAR