Çok yorulmadan dinlenmeye ne denir?

Bir gün zorlayıcı bir yoga dersindeyim. Herhalde öğrenciler teker teker dökülmeye, dinlenme pozlarına geçmeye başlamış olacak ki hocadan ani bir uyarı geldi. “Dinlenmek mi! Daha değil daha çok yorulmadık ki”. Sonra da bütün sınıfa sordu: “Çok yorulmadan dinlenmeye ne denir?” Bir sessizlik oldu. Hoca kendinden memnun cevapladı: “Çok yorulmadan dinlenmeye tembellik” denir.


22 yıldır yoga matına dinlenmek için gelen biri olarak bu cevaba elbette katılmadım. Bana göre çok yorulmadan dinlenmemeye kapitalizm denir. Hocanın sorusunun cevabına birazdan geleceğim. “Çok yorulmadığın halde dinlenmeye ne denir?” diye sorduğu anda aklıma ilk gelen cevabı size aktaracağım.


Ama bu dersten başka bir yoga dersine anılarım zıpladı. Hemen onu da aktarayım. Bir gün gene ters duruşlar ve ben dinleniyorum. Tabii hoca hemen yanıma geliyor. "Neyin var?", "Yoruldum." Tek kaş kalkıyor, bana diyor ki; “Acaba gerçekten yoruldun mu, yoksa zihnin sana yorulduğunu mu söylüyor?” Sonra başını “Yaaaa” der gibi bir aşağı bir yukarı kendinden emin bir şekilde sallıyor.


Benden oracıkta “İnanamıyorum, evet aslında ben yorgun değilim, aslında kıçımdan ter damlamıyor, zihnim beni kandırmış, şükürler olsun ki benim yorgun olup olmadığımı benden daha iyi bilen bu hoca var” diye bir aydınlanma gelmeyince eliyle başını işaret edip "Sen bunu bir düşün" diyor bana. Ben de “Tamam” diyorum, “Siz zıplaya durun, ben sırt üstü uzanıp bunu bir düşüneyim.”


Yine bir yoga dersinde hocanın söylediğinden daha az yaptığım için yanıma gelip “Sakatlığın mı var?” diye soran hocalar. “Yok bana yetiyor” deyince şok olanlar. Korkularımı yenmem için cesaretlendirenler... Aslında daha çok yapabilecek kapasitem olduğuna inandırmaya çalışanlara... Eğer her gün şu şu hareketleri evde yaparsan 6 ay sonra el duruşuna kalkarsın diye ben hiçbir şey sormadığım halde ev ödevi verenler... Acıyıp teselli edenler...


Benim için yoga matı sihirli bir halı gibidir. Hayat koşuşturma, kaos, hız halini aldığı anda sihirli halının üstüne zıplarım... Matın üstüne çıktığım anda dinlik ve rahatlama için yer açılır. Kalbim dinlenmek için bir özgürlük alanı bulur. Gayretler, yapmak istemeler düşer. Zihnim bedenime doğru, bedenim zihnime doğru yumuşar. Bir olurlar. Yorgunluk başlarsa dinlenirler, enerji doğarsa hareket ederler. Bazen ben de zorlanırım, yaşamın koşuşturması, yapmak istemeleri mata doğru akar. O zaman kendi kulağıma fısıldarım; “Burada senin için ne var?” Yapmak isteyen kalbimin yanında sevgiyle sadece dururum. Çabasını seyrederim. Hocam Gofrey’nin değimiyle “O çabada kendisini arayan sevgiyi” görürüm.


Peki çok yorulmadan dinlenmeye ne denir? Bana göre; “Çok yorulmadan dinlenmeye kendine şefkat” denir. Yaptığınız şey yoga ise bir noktada kendinize bu şefkati duymanız kaçınılmazdır. Kendine şefkat yoganın doğal meyvesidir.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.