Orada bir Instagram var uzakta
O Instagram bizimki değil ama... Sosyal medya konusunda ne kadar kabus, birbirine düşen, ortalığı yaygaraya veren bir toplum olduğumuzu bilmeyen ülke kalmadı. Ben şahsen Twitter sayesinde aslında herkesin birbirinden nefret ettiğini, Instagram sayesinde de kimseyi beğenmediğini anladım. Biz aslında "çok sıcakkanlı" o halk değilmişiz, bunu görmemi sağladı sosyal medya.
Instagram benim için şu anda dünya üzerindeki en güzel platform. Güzellikler, hoşluklar görmek istediğim bir yer ve kendi paylaşımlarımı da buna göre yapıyorum zaten (@tambirleydi) ve halimden de çok memnunum. Kendim ne görmek istersem onu paylaştığım için zaten o klasik "hayat sana güzel" etiketini alnıma yapıştıran çok. Ben ne paylaşırsam onu gördüklerinin, paylaşmadığım şeylerin ne olduğunu bilmediklerinin farkında değiller. Bu ekip zaten her daim hazırda bekleyip en severek paylaştığınız fotoğrafın altına negatif düşüncelerini yaymayı görev edinmişler. Kendi hayatları öyle değilken bir başkasının güzel olmasına tahammülleri yok... İlla ki kendilerine bir şey söyleyip "bu hayat senin ve nasıl olması gerektiğine sen karar verirsin" diye hatırlatmak gerekiyor. Tabii ki anlayan çok az. Belki çok mutsuzum veya hastayım ama güzel bir fotoğraf paylaşıyorum, kim nereden bilecek ki benim hayatımı? Sadece paylaştığım şeyi görüyor ve nefret etmeye dünden razı bir şekilde yazıyor da yazıyor... İnsanlar o kadar kin dolu ki size neyi paylaşıp neyi paylaşmamanız gerektiğini bile söylüyorlar. Sanki Instagram sizi takip etmeleri için kendilerinden para alıyormuş gibi, paralı üyelik muamelesi görüyorsunuz. "bıktık selfie'lerinden", "kahve fotoları baydı", "önceden daha güzel fotoğraf paylaşırdın..." gibi ucu bucağı belirsiz, sanki onlara bir vaatte bulunmuşsunuz gibi sizi darlıyorlar. Tüm bunları da kendilerinde "hak" görüyorlar. Yani özetlemek gerekirse asla benim gibi keyif amaçlı değil, birisini görsem de laf sallasam diye Instagram'a üye olmuş ciddi bir çoğunluk var.
İşin bir diğer can sıkıcı kısmı da kendimi paylaşımlarımda özgür hissetmemem. Yabancı bir sürü hesabı takip ediyorum ve her seferinde aynı şeyi diyorum "ben de o ülkede yaşasam ben de böyle şeyler paylaşabilirdim". Aslında yine tanıdığım bir sürü insandan cesur sayılırım, mesela bikinili fotoğraf paylaşma konusunda. Yine de insanın aklında şu soru oluyor: ben bu fotoğrafı bikinili olduğu için değil -bence- güzel bir fotoğraf olduğu için paylaşıyorum, acaba insanlar da bunu algılıyor mu... Yani olayın ne olduğunu kavrayamayan bir sürü insan olduğunun farkında olarak paylaşım yapıyorum. Takip ettiğim ve çok beğendiğim yabancı insanların fotoğraflarının altına bakıyorum, elbette onlarda da bu "hater" denilen tiplerden var ama gerçekten bizimkiler kadar çok değil. Kıskandım yazıyor, çok şanslısın yazıyor ama yeter artık sıktın, kendini teşhir ediyorsun...vs yazmıyorlar. Daha geçen yaz bir mankenimizin bikinili fotoğrafını şikayet edip kaldırttı milletimiz, düşünün durumun vahimliğini...
Asla güzel bir şey görmeye tahammülümüz yok. Tamam harika bir hayat sürmüyoruz, tamam üzüldüğümüz konular sevindiğimiz şeylerden fazla. Fakat bu sosyal medyadan insanlara saldırarak geçmez. Başkasını kötülemeniz sizi iyi, dürüst, erdemli yapmaz. Instagram'da ne görmek istiyorsanız onu takip edin, kimseye ahlak bekçiliği, duyarlılık hocalığı yapmayın. Bu tanımadığınız birinin evine gidip vazonun yerini değiştirmek istemeniz kadar saçma, çünkü size yönelik bir şey yapılmadığı sürece başkasının paylaşımı sizi ilgilendirmez. Beğenmiyorsanız like'lamazsınız veya unfollow yaparsınız, bu kadar basit. Kendinizi bu tip yerlerde harap etmek yerine keyif almaya bakın derim ben, yoksa mutsuz olan sadece ve sadece siz olursunuz. Sonuçta fotoğrafın altına yazılanlar silinir ama mutsuzluk baki kalır.
YORUMLAR