Bilimkurgu değil iklim-kurgu

Geçtiğimiz hafta 30. Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması’nın ödül törenindeydim. Yolu bu önemli yarışmadan geçen başarılı moda tasarımcıları arasında Bahar Korçan, Özgür Masur, Zeynep Tosun ve Hakan Yıldırım gibi değerli isimler yer alıyor. Bu yılın da ilk 3’ü gerçekten çok umut vaad edici. Maide Özer, Şakir Buldan ve Melis Küçükyılmaz’ın adını daha çok duyacağız bence. Koza Yarışması’nın sosyal medya hesaplarından da kazanan işlerini takip edebilirsiniz. Şanslıyım ki daha önce finalistlerin eskiz tasarımlarını ve ilhamlarını nereden aldıklarını anlattıkları ön buluşmaya da katılmış tasarımları merakla bekler olmuştum açıkcası. Bugün de aslında ilk 3’e giremese de hem fikri hem de tasarımlarıyla beni heyecanlarından bir ismi ve iklim krizinin günlük konuşma ya da global politikalar dışındaki yansımalarını konuşmak istiyorum sizinle.


Yarışma katılımcıların Sude Keskin tasarımlarının odağına sürdürülebilirliği koymuştu. Tasarımlarının hem maddelerinde tekrar kullanım ve israfı engelleme hem de tasarım modellerinde atık konusuna atıflar vardı. Eskizlerinin yarışma için kıyafetlere dönüşmesini Keskin şöyle dile getirmiş: "Sürdürülebilirlik anlamında tasarladığım giyisilerin nefes aldığını görmek çok güzel bir histi."


Gerçekten de iklim krizinin artık filmlerde, kitaplarda yani sanatta daha çok görmeye başlıyoruz. Benim ilk olarak dikkatimi edebiyat alanında çekti. Bir ekoloji literatürü oluşuyor.


Eko literatür, ekolojik sorunlara odaklanan her türlü şiir, yazın, eleştiri ve kurgusal edebi çalışmalara deniyor. Eko literatür altında türemiş bir edebi tarzlardan biri ise Cli-fi denilen (climate fiction) iklim-kurgu. İklim-kurgu iklim değişikliği ve küresel ısınma konularıyla ilgilenir ve insanlığın iklim krizi karşısındaki tutumunu ütopik veya distopik senaryolarda kurgular.


Bu terim son on yılda yaygınlaşmaya başlamış olsa da öncesinde temsilcileri mevcut: J. G. Ballard, Octavia E. Butler, Margaret Atwood, Kim Stanley Robinson, Richard Powers gibi. Terimi ilk ortaya atan kişi 2007/8 yılında haber muhabiri ve iklim aktivisti Dan Bloom olmuş. Bloom kelimeyi kendi kitabı Polar City Red’i tanımlamak için kullanmış -2075’te geçen ve kıyamet sonrası Alaska’da bulunan “iklim göçmenleri”ni anlatan bir kitap.


Yine Jules Verne’in 1889 yılında yayımlanan Ne Altı Var Ne Üstü (The Purchase of the North Pole) adlı kitabını da bu türe örnek gösterebiliriz. Bu kitapta Dünya’nın ekseninin kayması sonrası yaşanan iklim değişikliği ele alınmıştır.


Eko literatür iklim-kurgu türünde de alt dallar var, eko - distopya ya da eko-eleştiri gibi. Eko distopyaya bir örnek olarak Türkçe’ye de çevrilmiş olan Issız Ev, ya da yine dilimize çevrilen Eko eleştiri alanında Silah Adası’nı kendi alanında örnek verebiliriz.


Televizyon ve sinemada da birçok görsel örneğe rastlıyoruz, bir adım atılmadığı sürece daha da çok örneğini göreceğe benziyoruz.






Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.