Anlayana mektup
Her allahın günü kalbimi cayır cayır sızlatan, gözyaşlarımı tutmakta zorlandığım olaylara seyirci kalırken, etrafımda benim gibi düşünen insanların varolduğunu bilmek içime su serpmiyor artık. Bir işe yaramıyor gibi gösterdiğimiz çabalar. Kötülük etrafımızı biz anlamadan nasıl da bu kadar sarmalamış. Şimdi kocaman, iç içe karışmış bir iplik yumağının tam ortasında gibiyiz. Çözmek için hamleler yaptıkça daha da karışıyoruz. Ve bir an geliyor herşeyi bırakıp sadece baka kalıyoruz, bir an sonra tekrar birleşip yeniden ayağa kalkmak için güçleniyoruz.
Bazen seni de anlıyorum ve haline üzülüyorum. Aklımın yetmediği kocaman bir oyunun parçası olmuşsun. Yüzsüzlüğü, o yapış yapış yalanları ve seni hasta edecek o sözcükleri bıraksan keşke. Çünkü söylediğin her kötü cümle önce seni hasta ediyor, bak geçenlerde sen bile kendi sesini duymaktan bıktın. Bedenin bile seni birazcık yavaşlatmak için uğraşıp duruyor.
Biliyor musun yerinde olmayı hiç istemezdim. Seni hiç sevmeyen o kadar çok insan var ki... Ve oysa ne kadar kolaydır kalp kazanmak, iyi ve dürüst bir insan olmak...
Bu aralar böyle gel git duygular içindeyim. Dün yine bir yerlere zorbaca saldırıp gecenin bir vakti ağaçları öldürmüşler. Arkadaşların da senin gibi hiç doymuyor, aç kurt gibi acıyla, zulümle, başkalarının ruhlarıyla besleniyorlar. Kendilerine iyi gelen herşeyi umarsızca yapıp verdikleri acıları görmezden geliyorlar.
Hepinizin kalpleri taş olmuş...
Düşen her yaprağın bir nedenden ötürü düştüğünü bildiğim gibi, bu dünyadan giden her ruhun da bir nedenden ötürü bizi bıraktığını biliyorum. Bu gidişlerden ne kadar acı çeksem de, bir nedenden ötürü olduğunu düşünmek içime sular serpiyor. Senin de bu dünyada bir görevin var ama umarım bizi daha fazla zorlamazsın.
YORUMLAR