Kadın odaklı doğum ve ebeler
21-28 Nisan Ebelik Haftası da, nerede bu ebeler? Sesini duyduğum dört-beş ebe arkadaşım dışında hiç kimsenin aktivist olarak hareket ettiğini göremiyorum. Lafa gelince çok ama icraat yok malesef...
Doulalık yaptığım için bolca hastane doğumuna şahit oluyorum ve oradaki ebe arkadaşlarımın uzun çalışma saatlerini, doktorların onlara nasıl muamele ettiğini gördükçe oldukça üzülüyorum. Yurt dışında el üzerinde tutulan bu kadar güzel bir meslek, ülkemiz sağlık sistemi içinde gün be gün eriyip yok olmaya yüz tutuyor.
Doğumda ufak değişimler bile mucizeler yaratıyor.
Hiçbir şey yapamasa bile bir ebenin güler yüzü, anneye sadece sen bu işi yapabilirsin demesi, gelip elini tutması, vaktinin on dakikasını sadece o anneye ayırması bile doğum sürecini derinden etkiler. Oysa benim şahit olduğum doğumların çoğunda işler pek de böyle ilerlemiyor. Ebe geliyor NST bağlıyor gidiyor. Ebe geliyor damar yolu açıyor gidiyor. Ebe geliyor lavman yapıyor gidiyor ama iş sırf bunlar değil ki....
Doğum yapan annenin robot gibi hareket eden kadınlar yerine, ebelik sanatına gönül vermiş, işini severek yapan kadınlara ihtiyacı var!
Şimdi bana yine kızarlar, uzaktan atıp tutmak kolay diye, ama bu iş böyle malesef...
Mesela çeşitli illerimizde ebelik kongreleri oluyor. Son derece şık giyimli, nedense zaten herkesin bildiği ama olsun yeniden anlatacakları konulara hazırlanıp gelmiş doktorlar, ebeler çıkıp şöyledir, böyledir anlatıp duruyor. Havalı slaytlar arkada dönüyor. Herkesin bildiği şeyler farklı bir tepside süsleyip insanların önüne sürüyor.
Kimse ebelik sanatının zengin yaklaşımını, el vermek gibi nesilden nesile akan bilgileri aktarmıyor. Genç ve içi umut dolu ebeleri, doğumlarda pratik olarak kullanacakları tıp dışı konular hakkında bilgilendirmiyor. Cebinde parası olan şanslılar dışarıda açılan özel eğitimlere katılarak kendilerini geliştirmeye çalışıyor, diğer grup böyle gelmiş böyle gidiyor.
Benim için ebeliğin yeniden uyanması demek, kadının doğumdaki haklarını yeniden eline alması demektir. Doğumun kadın enerjisiyle beslenen bir iş olduğunu ve ebelerin doğumu medikal bir süreç olarak görmekten kurtulup, bu mucizeyi tüm hücrelerine kadar hissetmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Bazen bir doğum sonunda arkadaşlarım bana sorar: “Nasıl geçti?” Geriye bakıp yaşadıklarımızı, gördüklerimi, bende bıraktığı izleri, anne-babanın mutluluğunu ve bebeği düşündükçe süreci anlatacak kelime bulamam, harikaydı der geçerim. Her doğum süreci içimde bir yerlere dokunan mucizevi bir yolculuktur beni için... Ve ben bir doula olarak, ebelerin gerçekten eski sistem mesleklerini yaptıklarında hissettikleri duygulara bağımlı kalacaklarına, o zaman da bu günkü sistemin içinde kendilerini bir yere koyamayacaklarına eminim. İşte o zaman değişim başlayacak!
Biz kadınların sizlere ihtiyacı var.
Aslında ben bu haftaki yazımda, geçtiğimiz cumartesi doğan Mila’yı ve onun kahraman annesinin hikayesini anlatacaktım ama Ebelik Haftası'nı es geçemedim. Bu vesileyle bize orada güler yüzleri, tatlı dilleri ile destek olan, özellikle doğumhane sürecinde içimizi aydınlatan Pınar ve Serpil Ebe nezdinde tüm ebelerimizin ebelik haftalarını kutluyorum. İyi ki vardınız...
Elele verip doğumları güzelleştirmek için daha ne bekliyoruz?
YORUMLAR