Lohusa durumu
Geçtiğimiz perşembe Yenidoğan ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman'ın harika bir eğitimine katıldım. Yaklaşık bir buçuk-iki yıl kadar önce emzirmede yaşanan sorunlar ile ilgili farklı bir eğitimine daha katılmış ve Gülnihal Hanım'a bayılmıştım. Ülkemizdeki çoğu doktordan farklı olarak kendisini hiç durmadan geliştiren, yeni araştırmaları, yeni yayınları yakından takip eden ve bunları karşısındakine aktarmasını iyi bilen, çok tatlı bir insan.
Eğitimimizde yenidoğan özelliklerinden sarılığa, mastitten güvenli uykuya kadar pek çok konu konuşuldu ama ben bugün karşıma sık sık çıkan lohusalık sıkıntıları ile ilgili yazmak istedim.
Anne adayları genellikle doğum sonrası, lohusalık ve emzirme sürecine pek fazla hazırlanmıyorlar, varsa yoksa doğum! Tabii ki doğum sürecine hazırlanmak gereklidir, ama lohusalığı da es geçmemek gerekir.
Doğurana kadar panter gibi olan anne adayları, doğumdan sonra masum bir çocuğa dönüşürler. Hayatlarında ilk defa bir canlıya bakmak zorunda kalmışlardır. Bu sorumluluk onlara ne kadar ağır gelse de, acaba yanlış mı yaptık diye düşünselerde bu işin geri dönüşü yoktur. Uykusuz uzun günler ve geceler, çiş, kaka hesabıyla ilk kez tanışan anneleri ufak bir şoka sokar. İşte bu zamanlarda en son ihtiyaçları olan şey, etraflarında dolanıp bebeği besleyemediğini, sütünün yetmediğini, çok kilo aldığını, bunun daha başlangıç olduğunu söyleyip annenin sinirlerini daha da bozan kadınlardır. Komiktir ki; desteği beklenen aynı hemcins nedense köstek olmaya meyillidir...
En basit senaryo ise bebeğin ağlaması ile başlar ve bebek susmaz, anne kucağına alır susmaz, anne gittikçe gerginleşir, bunu hisseden bebek daha fazla ağlar. O sırada emzirme denenir. Artık kamu malı olan memeler meraklı kadınların yanında halka arz olunur. Sonuç; zaten gergin olan bebek memeyi almaz, daha da çok ağlar. Bu arada yan koltukta oturan ve kendini emzirme uzmanı sanan teyze bebeğin aç olduğunu ama annenin sütünün yetmediğini mırıldanır durur. Böyle durumlar yapılacak en iyi davranış, o teyzeyi hızla evden uzaklaştırmaktır. Aslında ondan da önce o teyzeyi mümkünse eve sokmamak, lohusalık sürecince hiç değilse bir-iki haftacık anne ve bebeğin birbirlerine alışması için etrafta fazla kalabalık yaratmamaktır.
Doğum sonrasını, doğum gerçekleşmeden önce planlamak gerekir. Annenin ve bebeğin birbirleriyle tanıştığı ve yeni hayatlarına alıştıkları bu ilk haftalarda evde yapılması gereken onlarca iş vardır. Burada destekçilerin en önemli görevi; yemek yapıp etrafı temizlemek, anneyi sevmek ve ne kadar iyi bir anne olduğu konusunda onu yüreklendirmek, ona tek elle yiyebileceği atıştırmalıklar hazırlamak, anne duş alırken bebekle ilgilenmek, etrafı toparlamak ve çamaşır, bulaşık gibi günlük rutin işlerdir. Burada kaçırılmaması gereken en önemli ayrıntı evdeki destekçinin orada bebeğe bakmak için değil, anneye bakmak için bulunduğunu bilmesi gerekliliğidir. Yeni anne bebeğine bakar, evdeki destekçi de anneye... Aslında formül bu kadar basittir.
Bir de bizim toplumumuzda yaygın olarak lohusa evini altın günü kıvamına getirilme geleneği vardır. Ardı arkası kesilmeyen misafirler kibar bir şekilde reddedilmelidir. Aksi takdirde bebeği uyurken uyuması ve dinlenmesi gereken anne ayıp olmasın diye her misafirin karşısına çıkar. Oysa o da bebeği gibi uyumalı, uyuyuyamıyorsa bile dinlenmelidir. Aksi takdirde yorgunluk, uykusuzluk, tahammülsüzlük ve stres anneyi pençesine alır ve yeni başlamış emzirme süreci sorunlu bir hal almaya başlar.
Lohusa destekçilerinin atladığı en önemli noktalarda biri de, akşam olduğunda anne ve babayı azıcık da olsa yanlız bırakma durumudur. Bırakın kadın duygularını eşiyle paylaşsın. Bunu sizin yanınızda yapamaz. Onlara yanlız kalabilecekleri zamanlar verin. Bırakın aile olmanın keyfini çıkarsınlar.
Son olarak lohusalara tavsiyem kendinizi eve kapatmayın. Evet ilk kırk gün çok önemli, kırkı çıkmak diye birşey var ama ne olur abartmayın. Kendinizi eve hapsetmeyin. Evden fazla uzaklaşmadan yapacağınız küçük yürüyüşler size bir nefes alma imkanı sunacak, bebeğinşzle daha iyi ilgilenmenizi sağlayacaktır.
YORUMLAR