Huzurlu anne, huzurlu bebek
Kendini bildin bileli tek tabanca yaşadığın hayatına her şeyiyle sana muhtaç olan bir bebek girecek ve artık sen yeni hayatına anne rolünü de ekleyerek devam edeceksin. Ben bu hayatı beğenmedim, vazgeçtim eski hayatımı geri istiyorum diye bir şansın yok. Artık en azından bir süre istediğin zaman istediğin şeyi yapamayacaksın. Kafana göre takılma zamanı eskide kaldı…
Uykusuz geceler, kakalı, çişli bezler, taş gibi süt dolmuş memeler, eskisi gibi görünmeyen bedenin, sürekli ağlayan ve kucakta olmak isteyen bebeğin, eve doluşan ve her şeyi çok bilen akrabalar, arkadaşlar, misafirler arasında seninle gerçekten ilgilenen bir allahın kulu bile yok.
Bebeğin muhteşem güzellikte, onu deli gibi seviyorsun, mis kokusunu duymak dünyalara bedel ama senin sesini, duygularını, endişe ve korkularını ne kadar saçma sapan olsalar da dikkat ve ilgiyle dinleyen kimse yok. Aslında sebepsiz akan gözyaşlarına, mutsuzluğuna, sinirli, kaygılı, endişeli ve huzursuz halinine neyin sebep olduğunu, bu durumun geçici olup olmadığını bilemiyorsun. Geleceğinden endişelisin.
Merhaba ben annelik hüznü
Endişelenme, bu yaşadığın karmaşık ruh hali hormonal değişimler, bir anda ve tüm şiddetiyle başlayan annelik hayatı ile ilişkili ve geçecek. Yalnız değilsin! Doğum yapan kadınların yaklaşık %50 - %85 kadarı annelik/doğum sonrası hüznü yaşıyor. Hissettiğin tüm bu duygular bebeğinin doğumunu takip eden ilk birkaç gün içinde gelişmiştir ve hormonların normal düzeye dönünce, yaklaşık bir, iki hafta içinde yavaş yavaş düzeleceksin.
Anne olmak gerçekten çok zor ve meşakkatli bir görev. Özellikle doğumu takip eden ilk onbeş gün yenidoğanlı hayata alışmak gerçekten zorlayıcı bir süreç. Lohusalık, uykusuzluk, yorgunluk, emzirmeye alışmak; şöyle uzun uzun bir duş almak nerede... Bazen kahvaltı etmeye, diş fırçalamaya bile fırsat bulunamıyor insan…
Yeni annenin desteğe ihtiyacı var
Tüm bu yoğunluğun içinde fiziksel ve duygusal desteğe en çok ihtiyacı olan kişi yeni anneyken destek olmaya gelen kişiler genelde bebeğe bakmaya hevesli oluyorlar. Tüm ilgi ve dikkatin büyük bölümü bebeğe veriliyor. Bebek doysun, uyusun, anne yeteri kadar emzirsin. Sütün var, sütün yetmiyor, çocuk doymuyor, aç kalıyor, mama ver. Bu ve benzeri saçma sapan sözler annelik hüznü içindeki kaygılı kadını derinden etkiliyor ve aslında öyle denilmek istenilmese de anneye geçen duygu “bu bebek için yetersizsin, bebeğine bakamıyorsun” oluyor. Kimse cümlelerinin ucunun nereye dokunacağının bilincinde değil. Herkes bebeği düşünüyor. Annenin ruh sağlığı kimsenin umurunda değil.
Babalar da genelde evde birileri varsa geriye çekiliyor. Oysa yeni anneler en büyük desteği eşlerinden görmeyi arzuluyor. Nasılsa bütün gün evde oturuyor, ben işe gidiyorum, çalışıyorum, uyumam, dinlenmem lazım. “Bebeğe o baksın” gibi büyük bir yükün altından çoğu kadın kalkamıyor. Bunun yanı sıra aile maddi konularda da sıkıntı yaşanıyorsa annenin tüm bu duyguları üzerine pul biber serpiliyor...
Annelik hüznünden doğum sonrası depresyona
Yukarıda bahsettiğim annelik hüznü kendiliğinden geçen ve tedavi gerektirmeyen bir süreç ve belirtileri doğumu takip eden yaklaşık iki hafta içerinde azalıyor. Bu duygular, endişeler, hüzün azalmadığı hatta uzayıp şiddetlendiği hallerde doğum sonrası depresyonun öncüsü olabileceğinin bilinciyle, annenin ruhsal durumunun fark edilmesi, hem duygusal, hem de fiziksel olarak destek olunması çok kıymetli.
Türkiye Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Birimi
Konumuz annelere destekse geçenlerde sosyal medyada dolanırken keşfettiğim “Türkiye Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Birimi” ni sizlerle paylaşmak isterim. Özellikle ruh sağlığının pek önemsenmediği ülkemizde kadınların hayatlarındaki en önemli dönüşüme destek olan bu oluşuma bayıldım. İnternet sitelerini incelediğimde; anne olmanın kadınlarda ruhsal hastalığa yakalanma riskini arttırdığını, doğum sonrası dönemde psikiyatrik hastalıkların daha sık görüldüğünü, doğum sonrası ilk 6 ayda ruhsal bir hastalığa yakalanma riskinin %70’lere vardığını, depresyon ve anksiyete gibi ruhsal hastalıkların gebelik ve doğum sonrası dönemdeki kadınların yaklaşık %20’ sini etkilediğini, bunun her 7 gebelikten biri demek olduğunu öğrendim. Anne olmak zor derler ya boş laf değilmiş.
Planlı bir şekilde bebek sahibi olan, doğuma, anneliğe ve doğum sonrasına hazırlanılan gebelerde bile doğum sonrası ruhsal hastalığa yakalanma oranları oldukça yüksekse, her kadının Türkiye Anne Ruh Sağlığı Biriminden haberi olması ve diğer kadınları bu konuda bilgilendirmesi gerektiğini düşünüyorum.
Anneler huzurlu ve mutluysa herkes huzurlu ve mutlu olur
Anneler ve bebeklerinin hayat kalitesini artırmak, antenatal ve postnatal ruh sağlığının önemini vurgulamak ve anne ruh sağlığı hizmet sunumunun niteliği ve ulaşılabilirliği ile ilgili farkındalık yaratmayı hedefleyen anne ruh sağlığı farkındalık platformunun amacı, gebelik ve doğum sonrası ilk bir yılda olan kadınlar ve onların bebeklerinin ruh sağlığının iyileştirilmesine katkı sunmaktır.
Kadın olarak bizler kendimizi fiziksel ve ruhsal yönden beslemezsek, bize ihtiyacı olan bebeklerimize yeteri kadar ilgi ve sevgi veremeyiz. Önce kendimizin farkına varalım. Kendimize iyi bakalım.
Nasılım, nasıl hissediyorum? Bugün on dakika bile olsa sadece kendim için ne yaptım? Yardıma ihtiyacım var mı?
Eğer ruh durumunuzu kendine vakit ayırarak, iyi beslenerek, kısa yürüyüşlere çıkarak, olabildiğince uyuyarak, duş alarak, güzel giyinerek, mutlu olduğunuz aktiviteler yaparak, eşinizle vakit geçirerek, bebek bakımı için yardım alarak, bebeğinizle sokağa çıkarak, başka annelerle konuşarak, sosyalleşerek, sizi üzen ortamlardan uzak durup mutlu olduğun insanlarla takılarak düzeltemiyorsanız Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Birimi Bakırköy Kadın Ruh Sağlığı Merkezinde konuyla ilgili uzmanlaşmış ekibiyle yardıma hazır bekliyor. Yarım istemekten utanmayın. Gebelikte, hamilelik sürecinizde ya da doğumdan sonra yaşadığınız ruhsal sıkıntılar için destek almak utanılacak birşey değildir.
Aslında toplum olarak bir terapiye ihtiyacımız var ama mikrodan başlarsak sadece annelerin ruh sağlığını iyileştirmek, onun bakıp büyüttüğü bebeğinin ruhsal ve fiziksel olarak daha sağlıklı bir birey olması demektir ki bu süreç büyük resimde domino etkisiyle tüm toplumu pozitif yönde etkileyecektir.
www.anneruhsagligi.com
YORUMLAR