Gebeliğimin 20. haftası
Organizasyon tamamlandı. Bu hafta perşembe sabahı Viyana’ya uçuyoruz. Biletlerimizin fiyatı daha uygun olsun diye de pazartesi akşam uçağıyla dönmeye ve otelde kalmak yerine air-bnb’den kiraladığımız bir evde kalmaya karar verdik. Yurtdışına gittiğimizde merkeze yakın bir evde kalmak bizim için çok daha keyifli oluyor. Zaten ulaşım çok kolay ve otel kahvaltıları bize pek uygun değil. Evde kahvaltı etmek, dilediğin gibi yayılmak, lokal hayatı solumak çok daha bir keyifli.
Bu hafta Viyana’nın dondurucu soğuğu için gerekli alışveriş yapıldı. Bavullar hazırlandı. Evdeki kedicanlarıma bakıcı olarak kardeşim ayarlandı. İçimiz pır pır. Tatil ne güzel, çok az kaldı hayalleri içindeyiz.
Bu haftanın en önemli olayı aslında tatile çıkıyor olmamız değil. Tatilden bir gün önce detaylı ultrason için Prof. Dr. Atıl Yüksel’e gidecek olmamızdı. Ben daha önceki aylarımda ikili test, prenatest gibi detaylı taramalarımı yaptırmıştım ve hepsinin de sonucu gayet güzel geldi. Bunların üzerine doktorumun tavsiyesiyle 20. Haftada da detaylı ultrason için Atıl Bey’e gideceğiz. Bebeğimizin tüm organları, sistemleri detaylı olarak kontrol edilecek. Ve sonunda cinsiyetini de öğreneceğiz…
Ben gebeliğimin en başından beri bebeğimin sağlığı ile ilgili rahat hissediyorum. Onun iyi olduğunu biliyorum. Aklıma beni endişeye düşürecek sorular gelmiyor. Detaylı ultrasonumuzun da iyi geçeceğini düşünüyorum.
Bu haftaya kadar toplam 3 kg aldım. Yememden kısıtlama yapmıyorum. Eskiden ne kadar yemek yiyorsam aynı şekilde yemeğe devam ediyorum. Sadece şekerden, paketli gıdalardan, fazla karbonhidrattan uzak durmaya, sağlıklı ve dengeli beslenmeye çalışıyorum. Kilo konusunda şimdilik keyfim yerinde.
Detaylı ultrason
Doktora gitmeyi seven bir tip değilimdir. Özellikle ilk defa gideceğim bir doktorsa hafiften heyecanlanırım. Atıl Bey’e giderken de aynı duyguları hissettim ama aynı zamanda bebeğimi göreceğim için çok mutluydum.
Muayenehane Şişli’deki bir plazada. Trafikte boğuşarak oraya vardık, muayenehaneye çıktık. Kısa bir süre bekledikten sonra bizi aldılar. Atıl Bey’in tatlı asistanı bilgilerimizi bilgisayara kaydederken uzanmamı söyledi. Sonrasında Atıl Bey de odaya geldi. Kendisi çok tontiş bir insan. Dede gibi! Tatlı tatlı anlattı. Detaylıca bebeğimizi inceledi. Elleri, parmakları, kemikleri, kulakları, beyni, kalbi, damarları; hepsine tek tek baktı. İçimin içini gören inanılmaz bir teknoloji. Bu doktorun sıcaklığıyla bendeki hafif heyecan da yerini meraka bıraktı. Her söylediğini dikkatle dinliyordum.
Sıra geldi cinsiyete! Ve bebeğimizin erkek olduğunu öğrendik. Ben hamile kalmadan önce erkek bebeklere bayılır ve hep bir oğlum olmasını isterdim. Hamile kaldıktan sonraysa içimdeki bebeğin nedense kız olduğunu hissediyordum. Tabii çevremdeki kişilerin de senin kesin kızın olacak söylemleri bu hissimde etkili mi onu bilemiyorum. Hep kız sandığım bebeğimin erkek olduğunu öğrendiğimde içim bir garip oldu. Bir ara eşim iyi misin dediğinde kendimi bıraksam gözyaşlarımı tutamayacaktım. Kendime inanamıyorum. Hep oğlum olsun istemiştim. Şimdi ne oldu… Bir de böyle hissettiğim için üzüldüm. Bebeğime kötü, istenmeyen bir enerji göndermiştim sanki. Allahım hamilelik ne acayip bir şey…
Bu arada kendisi 400 gramlık bir tontiş. Bir de kendisini ilk defa bu kadar net, ilk defa bu kadar bebek gibi gördük. İnanılmaz bir histi. İçimde bir bebek vardı ve işte tam da karşımdaydı.
Muayene sonucu her şey yolundaydı. Sadece kalp ile ilgili bir detay gördüğü için doktorumuz bize 3 hafta sonraya bir kontrol muayenesi yazdı ve ekledi “sakın endişe etmeyin, bebeğiniz tamamen sağlıklı, hiçbir sorun yok. Size bu söylediklerimi unutun. Sadece ben tekrar bir görmek istiyorum.” Ben şok tabii. Her şey iyiyse tekrar görmeye ne gerek var?
Neyse muayene sonrası Atıl Bey’le detaylıca konuştuk. Her şey yolundaydı. Gördüğü şey kalp odacıklarından birinin diğerine göre biraz daha minik olduğuydu. Buna ek olarak başka bir tanı yoktu ve üç hafta sonrada böyle kalsa hiçbir sorun olmayacaktı. “Siz kafanızı bir şeye takmayın. Üç hafta sonra ben kendim için bir, iki dakikalık bir muayene yapacağım” dedi ve bizi uğurladı.
Tabii ben biraz endişelendim. Eşim doktor beyin bu net “kafanızı takmayın, her şey yolunda, sorun yok” cümlelerinden dolayı oldukça rahattı fakat bu cümleler beni onun kadar rahatlatamadı. Eve gelince hemen kendi doktorum olan Gülnihal Bülbül’e Atıl Bey’in söylediklerini yazdım. O da bana “Atıl iyi dediyse, sorun yok dediyse doğrudur, rahat ol” dedi.
O gece biraz düşündüm. Gerçekten önemli bir şey olsa zaten doktorlar açıkça söylüyordu. Her bebeğin gelişim süreci de birbirinden farklıydı. Biraz meditasyon yaptım. Mıkır mıkır oynayan bebeğimle konuştum. İçimdeki ses her şeyin yolunda olduğunu söylüyordu. En iyisi negatif düşünceler yerine 3 hafta sonra bebeğimi tekrar görebilecek olmama sevinmem, o noktaya odaklanmamdı. Ne kadar düşünürsek düşünelim her şey olacağına varıyor. Üzülmeye, sıkılmaya gerek yok.
20. haftamın son bombası aslında tam olarak 20. haftada olmayışımdı. Muayenenim başında bir hafta geç gebelik olduğunu doktorumuza söylemiştik. O da bebeğimizin büyüklüğüne ve gelişimine göre bugününün aslında 21+1 olduğunu söyledi. Artık çarşambadan çarşambaya hafta atlayacağız. Sevindirik oldum. Yarın sabah oğlum ve sevgilimle Viyana uçağına binerken 21+2 olacağız. Ne güzel oldu, bir hafta daha geçmiş bilmeden. Kavuşmaya bir hafta daha yaklaşmışız…
YORUMLAR