Gebeliğimin 22. haftası
Artık ne yediysem, beş günde iki kiloya yakın almışım. Viyana’dan dönüşümüzün sabahında tartıldım ve gördüğüm rakama inanamadım. Zaten bir gerginlik ve şişlik tüm bedenimi sardı. Anlayamadığım bir şekilde de son bir haftada ani bir büyüme yaşadım. Tabii bunu yeni yeni hazmetmeye, bedenimi yeni yeni fark etmeye çalışıyorum ama beni gören herkes bence biraz abartarak “ay ne kadar büyümüş karnın, ikiz mi vs.” gibi bence tokatlık cümleler kuruyorlar.
“Size ne kardeşim! Sen git aynaya bak. Senin de götün kocaman…” gibi yorumlarla karşılık vermek isterken, bıyık altı yalancıktan bir gülümsemeyle hamileyim ya karnımın büyümesi normal gibi kısa yollu bir laf çakıp geçiyorum. Tabii sonrasında o günün bilançosu eşime çıkıyor. Şu bana şöyle dedi, bu böyle dedi. Gerçekten de o kadar mı büyük gibi cümlelerle onu delirtiyorum. O da bana sen ne kafana takıyorsun milletin dediğini diyor ama sanırım hamilelik hormonları beni biraz alıngan yaptı.
Aynanın karşısındaki bene dönüp, dönüp bakıyorum. Aslında bebeğim için büyümek hoşuma gidiyor fakat insanların bu şaşkın ve garipseyen, acayip bulan halleri beni deli ediyor. Çok değil, 22 haftada topu topu 4,5 kilo aldım. Sağlılık besleniyordum, evet tatilde sapıttım ama bu büyümenin tatilde aldığım iki kiloyla bir alakası yok. Bebeğimin büyümesi hızlandı. Göbeğim de bununla orantılı olarak büyüyor.
Bu bizim kadınların söylediği saçma sapan lafları anlayamıyorum. Sanki kendi hiç hamile olmadı. Kilo almadı. Kullanılan cümleler çok kaba, acıtıcı, saçma ve en önemlisi; sanane kardeşim! Kız mı, erkek mi sanane? Kaç aylık, kaç kilo aldım sanane? Millet istatistik uzmanı olmuş sanki. Yok erkek bebek büyük olurmuş, kız olursa geniş karın, erkekse sivri olurmuş. Bana bunlarla gelmeyin. Boş boş konuşmayın.
Eski düzene dönmeye çalışmak
Bu haftayı beslenme düzenimi eski haline sokmaya çalışarak, bol bol dinlenerek, o iki bavulu ancak bir haftada açarak geçirdim. Kafamı yataktan kaldıramıyorum. Ne yürüdüysek bitmişim. Bu hafta hiç pilates yapamadım. Yattım durdum. Hava da buz gibi yürümek benim için imkansız. Kastırmaya gerek yok. Canım nasıl istiyorsa öyle takılıyorum. Sabahtan stüdyodaki derslerimi verip, öğleden sonra evde dinleniyorum. Zaman çok hızlı geçiyor…
YORUMLAR