Perihan Mağden ve takma vicdanı
O cümleleri bir hafta önce başkası kursa “İğğğrenççç” derdi muhtemelen, “Aşşşşağılık” derdi altına imzasını atana.
Ettiği son lafların infial yaratması, kendine yıllar içinde itinayla inşa ettiği kimliktendir. Ekseriyetle mağduriyetlere öfke kusmuş, bir miktar kusmuğuna haksız yere kelepçe vurulmuş bir köşecidir Perihan Mağden. Saldırgan olduğu kadar duygusaldır.
Sevgilisi Münevver Karabulut’un kafasını kestikten epeyce sonra kapatıldığı hücrede intihar ettiği bildirilen Cem Garipoğlu’nun ardından yas tutması bu yüzden doğaldır. Ona haksızlık edildiğini, gerektiği kadar yanında yer alınmadığını söylemesi anlaşılabilir. Hattâ memleketin en manzaradar psikoloji eğitiminden de aldığı ehliyetle sarf ettiği ‘pişmandı, çünkü vicdanı vardı, kalbi vardı, bu suçun yükünü kaldıramadı’ sözleri tartışılabilir.
“Münevver’in ailesi intikama doymuyor” demekle yetinseydi de vicdanlar bu kadar taşmazdı. Cem’in öldüğüne dair adli kanıt isteyen Karabulut ailesi ona dava açar, celseler görüldükçe gazetelerde biraz fotoğrafı çıkar, nihayetinde unutulur giderdi.
Ama Perihan Mağden şunları dedi, diyebildi:
“Münevver’in bir teğmenle mesajlaşmasını yakalamıştı. Bebek Starbucks’ta tanıştığı fakir kızı Münevver’in, takma tırnakları vardı. Münevver bakireydi. Münevver’e 30 kişilik bir doğum günü partisi düzenlemişti. Sabah akşam mesajlaşıyorlardı. Münevver o gün okul çıkışı evine gelmişti. Daha önce de bir kez ona ‘Sen erkek misin?’ demişti. Yine demişti.”
İsmini feminist tavırla parlatan biri, ancak kadın katillerini aklamaya çalışanların kurabileceği bu cümlelere neden ihtiyaç duyar?
Perihan Mağden sınır tanımadığı saldırganlığıyla dipsiz duygusallığını hunharca harmanlayabilen bir yazar. Katlanamadıklarını yazı öznesi yaptı hep. Bazen olayları, kimi zaman kişileri. Yazılarını duygularına, şahsi amaçlarına malzeme etti. Tersi de doğrudur. Bir sabah uyandı ve sırf o gün canı öyle istiyor diye Hülya Avşar’a, Ayşe Arman’a, Ece Temelkuran’a şarjör boşalttı mesela, yıllarca.
Üç isim de hayattaydı ve cevap verme şansları vardı. Fakat Münevver Karabulut yaşamıyor, kendini savunamaz.
Zaten hunharca parçalara bölünmüş bir genç kızı lime lime etme şehvetinin kaynağı ne olabilir ki? Kurbanına fazladan sıkan, bıçakla delik deşik eden, yetinmeyip başını taşla ezen katilin sonradan hatırlayamadığı ruh hali yansımış satırlarına. İnsanın kanı donuyor okurken.
Konu hiç oraya gelmemişken “Fakir kızı Münevver” vurgusu neden? Acaba yoksullardan da mı tiksiniyor Perihan Mağden? Cem Garipoğlu’na arka çıkması bir tür sınıf dayanışması mı? “Cem’in babası, TMSF mallarına el koyup da kendini hapiste bulunca” diye bir ifade kullanma gereği duymuş çünkü.
Alımlı, kendisiyle ilgili kadınlardan nefret ettiği için takma tırnaklara takmış olmalı. Belli ki zengin erkeklerin güzel kadınlara pahalı hediyeler vermesini de bağışlayamıyor, yoksa 30 kişilik doğum günü neden asabını bozsun. Bilinçaltının ona bekareti hatırlatması ise tıp doktorlarının izahına muhtaç.
Belki de bir ölüye saldırmasının tek açıklaması reytingdir. Arada bir bedavaya yazı yazmaya içerlemektedir ve yeniden sahalara dönme ihtirasındadır. Fakat artık ne derse desin, çoktan serbest düşüşte Perihan Mağden. İçinden Cem Garipoğlu geçen kariyerinin son basamaklarına kafası kesilmiş bir genç kızı döşeyerek jübile yaptı.
Ve anlaşıldı ki takma tırnaklı fakir kızı olmak, takma vicdanlı zengin kızı olmaktan daha kötü bir şey değildir.
YORUMLAR