Ne giyiyorsak oyuz

Son üç yıldır birkaç tayt, kazak ve tişörtle yaşıyorum. Giymesi çıkarması kolay, çamaşır makinasında, kuruturken, gardıropta az yer kaplıyorlar. Servet ödemediğim için başlarına bir hal geldiğinde içim gitmiyor. 390 gündür ayaklarımda bordo botlarım yürüyorum. Sağ serçe parmağımın kenarındaki dikişler atmaya başladı ama yeni bir çift almak istemiyorum, çünkü onları seviyorum. Bir şeyi gerçekten sevdiğin zaman ondan utanmıyorsun.


Hep aynı şeyleri giymenin bazı katkıları oluyor. Nasıl göründüğünü bildiğin için ayna karşısında bir o tarafa bir bu tarafa dönmüyorsun. İçinde rahat ve iyi hissettiğin giysiler bedenin gibi ruhuna da tam oturuyor. Hayatın birbirine en çok yakışan bu çifti uyum içinde olunca sen de kaçınılmaz olarak mutlu oluyorsun. Saçınla başınla, suratınla da o kadar uğraşmıyorsun. Haftada üç fön çektirmediğin için saçların inceldiği yerden kopmuyor, fondöten sürmediğin için yüzüne renk geliyor.


On sekiz yaşından beri kendime ben bakıyorum, insanın arada kendini şımartmaya kesinlikle hakkı olduğunu biliyorum. Ama bu şımartma işi harcamak için kazanmaya dönüşünce sonu trajedi oluyor. İkisinin de dibi yok, sonunda çember içinde koşan sincaba dönüyorsun ve ne yazık ki onun gibi sevimli olmuyorsun.


Her şeyin doğrusunu ben bilemem ama kendi doğrularımı aramak bulmak, eleştirmek, değiştirmek bana iyi geliyor. En çok kendimi dinliyorum, insan eğer dinlemeyi bilirse kendine çok şey söylüyor, duyabiliyorken dinlemek lazım.


Başarılı ve zengin ama her gün aynı şeyleri giyen insanların” her gün farklı farklı neler yiyip içtiklerini, işlerine neyle nasıl gidip geldiklerini bilmiyorum. Mesela Facebook’un genç patronunun üzerine gri tişörtleri geçirip her gün başkalarının hayatını dikizlediğini ve biriktirdiklerini büyük biraderlerle paylaştığını biliyorum ve bu yüzden onu ilham alınacak kişi olarak göremiyorum. Bu sözler, gardırobunun hakkını teslim etmeye engel değil: kendini yormaktan hoşlanmıyor ve kendisi için yaşıyor.


Bildiğim bir şey var ama. Kendi hayatlarını ve yaşadıkları yerleri insanlar kendileri değiştirirler. Holding patronuyla bankodaki görevlinin etlerini farklı kumaşlar örtse de, o kumaşların kapladığı ruh hali ikisini eşitler. Çaktırmadan ikisi de ufak çaplı bir devrim gerçekleştirebilir ya da bir evrim başlatabilir. Bir takım elbisenin genetiğini değiştirmek, bir sabah altına spor pabuç çekmeye veya içine gömlek yerine tişört geçirmeye bakar.


Kumaş pantolonlar, etekler, gömlekler hep kırışır, kırışırken cildi ruhu da kırıştırır. İnsan onların içine sığamıyorsa toplar hepsini bir poşete sığdırır, kurtulur. Ütüyü de görüş alanından uzaklaştırır. Bir ütün olmayınca yaşamak için daha fazla vaktin oluyor, kesin bilgi.


İnsan hep şikâyet ediyor ama çoğu kez şikâyet ettiği durumu değiştirmek için harekete geçmiyor. Bazı şeyleri bugünden yarına değiştirmek gerçekten zor olabilir, ama sızlanmak her zaman en kolayı ve Şile denizi gibi içine çeken bir şey. Her şeyden şikâyet ederek hayat geçmiyor.


İnsanın kendini teslim edebileceği insanları gibi elbiseleri de olmalı.


Galiba ne giyiyorsak oyuz.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir tembel de olabilir.
    CEVAPLA
  • Misafir Cok hakli bence
    CEVAPLA
  • Misafir Harika çok güzel ama ne yazıkki yaşamak için bir işe gitmemiz, işe gidebilmek içinde o kırışık gömlekleri giymek zorundayız! İşi kökten çözmek gerek
    CEVAPLA
  • Misafir Evet insan ne giyiyiyorsa odur. Ne yiyorsa odur. Neyu ariyorda odur.
    CEVAPLA
  • Misafir Ne güzel kelimelere dökülmüş günümüz insanını mutsuz eden kurtulması kolay eziyet silsilesi
    CEVAPLA
  • Misafir Dogru
    CEVAPLA
  • Misafir Harika bir yazı.....Çok çokkkkk beğendim...
    CEVAPLA
  • Misafir Begendim
    CEVAPLA
  • Misafir aynen öyleeeeeee:)
    CEVAPLA
  • Misafir Benim çok sevdiğim hikayelerden birine benziyor özet; zengin bir iş adamının şirketlerinden birinin zarar etmesinin ona hissettirdiği duygu ile bir çocuğun kumdan kalesinin yıkılmasının hissettirdiği, duygu aynıdır. Önemli olan hissedilen duygudur. Maddi değer teferruattır. Teşekkürler yazı için.
    CEVAPLA
  • Misafir Kırumsal bir dünyada çalışırken mecburen giyiyor insan çeşitli kıyafetleri ama , emekli olduğumdan beri blujean , bot , tişört ve hırka vazgeçilmezlerim ...kuaföre zaten boyadan boyaya giden ve makyaj yapmayan bir insanım ... Basit yaşamak lâzım , rahat ve huzurlu :))
    CEVAPLA
  • Misafir Cok guzel anlatmissiniz.saatletce kuaforde gecen zaman,utulu gezicez diye utu basinda gecen zaman;dusununce ne icin kim icin bu zamani harciyoruz? En guzeli sade ve dogal olmak ve oyle yasamak.
    CEVAPLA
  • Misafir ütü yapmayı sevmiyosunuz galiba " aramzda kalsın bende hiç sevmem"
    CEVAPLA
  • Misafir "ne elbiseler gördüm içinde insan yoktu, nice insanlar gördüm üzerinde elbise yoktu" içten ve çok samimi bir anlatım kaleminize sağlık
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.