Evlerde, ilişkilerde insan hakları ve özgürlük

Bazen telefonum çalıyor. Kimin aradığını görüyorum ama içimden açmak gelmiyor. Sonra arayıp yalan söylemek de gelmiyor. Halden anlayana “Açamadım” yetmez mi? İnsanın bir ânı bir ânına uymuyor. Düşüyor, yükseliyor, ama karşısındakine çekirdek çitletip ruh hallerini anlatmak istemiyor.


Bazen birini arıyorum, açmıyor, sonra aramıyor da. Acil bir durum varsa mesaj yazıyorum. Ne hayat küsecek kadar uzun, ne de her aramayan üzülecek kadar kıymetli.


Bazen telefonum evde ortada duruyor, kimse dokunsun istemiyorum. Benim için eteğimin kaldırılmasıyla aynı hesap. Ben de kimseninkini alıp kurcalamıyorum. Görmek istediğim ne ki?


Bazen gruptan iki kişi buluşuyor, söylemiyor. Benim de ara ara ihtiyaç duyduğum iş. Her ilişkinin rengi başka. İki kişinin konuşacağı vardır, o ara ikisi daha bir yakın hissediyordur. Beni daha az seviyorsun diye kimseye kızılmaz ki. Çok istiyorsan niye az sevildiğini düşün. Ama o da zaman kaybı değil mi?


Arada bir sigara içiyorum, arada bir içiyorum, ona da kimse ses etmesin istiyorum. Kimse bana ne yapacağımı söylemesin, ne yapmayacağımı da söylemesin istiyorum. İçindeki trafik polisine mani olamayana beni rahatsız ettiğini söylüyorum, rahat ediyorum.


Fabrika ayarlarım doğduğumda böyle değildi. Yaşadıklarımdan ders ala ala düzelmeye başladım. Kendime ayar çekerken aslında en yakınımdakilere epeyce saygısız olabildiğimi, terbiyesizce davranabildiğimi fark ettim. Sokakta özgürlük diye bağırıyorsan beraber yaşadıkların, beraber çalıştıkların için de o elindeki özgürlük bayrağını dalgalandıracaksın.


Özgürlük hakikaten güzel şey. Gel gör ki vitrinde elbise değil, bana yakıştı diye alıp giyemiyorsun. Pizza gibi sipariş edemiyorsun, kapıya gelmiyor, bedelini kredi kartından çektiremiyorsun. Halıfleks değil, boydan boya döşeyemiyorsun. Yurtdışından gelenden vergisi az diye rica edemiyorsun. Yerine yurduna göre tarifesi değişiyor.


Kendi küçük diktatörlüğünde kimse özgürleşemiyor. Kardeşinin lafını ağzına tıkıyorsan, çocuğuna bağırmadan bir şey anlatamıyorsan, ofisteki bir avuç alanine kır zannedip çobanlığa soyunuyorsan, karının kocanın telefonunu karıştırıyorsan, neredesin ne yapıyorsun diye boynuna çöküyorsan, aklından geçenin başka türlüsünü dinlerken gözün bacağın seğiriyorsa özgürlük ancak ağzında sakız olur.


Özgürlük, kendin için istediğini başkası da kendi için istediğinde onu anlamaya çalışmak demek. Eğer kimsenin haklarını gaspetmiyorsa o istekleri reddetmemek demek. Sevdiklerini kayıran yanlışlara susup, sevmediklerini mahkûm eden günün doğrularına gözünü kulağını kapatmamak demek. Korkusuz olmak değil, korkutmak isteyene fırsat vermemek demek.


Eziklik duygusundan, öfkesinden sıyrılmak, istemek, her zaman istemeye hakkın olduğunu, ama yaşadığın yerde, evde okulda işte mahallede, büyüt çemberi büyütebildiğin kadar, herkesin de buna hakkı olduğunu bilmek demek.


Hücrelerin hastayken vücudun nasıl şifa bulmuyor, özgürlük de aynı hesap. Herkese her yerde, aynı anda lazım.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Vok güzel bir yazı elinizr kalemonuze sağlık
    CEVAPLA
  • Misafir hey özgürlük
    CEVAPLA
  • Misafir Kendi ozgur dunyasina alistigi zaman insan;kimsenin kendisini kisitlamasini istemiyor.harika bir ozet
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.