Zorunda mıyım?

Yakın arkadaşlarınız çevrenizde, her türlü şeyi paylaşıyorsunuz, mahremiyet kalmıyor hatta bir noktada. Bu dakikadan sonra yakın arkadaşların söyledikleri iç ses haline dönüşüyor. Uyarılar, sitemler, akıl vermeler kifayetiz kalıyor...


Berbat ilişkilerden çıkıp şehrin kalbine düşenlere anlatmıyorum bunu. Diriliş hikayesi değil, aksine fark ediş hikayesi. Yakın çevrenize bakın görecekleriniz çok da farklı olmayacaktır.


Güneşli bir günün ortasında yürüme isteğiyle yola çıktık beraber. Mecburi konuşmalara gerek kalmadan yürüyorsan, tedirginlik yoksa güzel… Parka oturduk. Anlamını çözmediğim şekilsiz fıskiyenin önündeydim. Parkın asıl sahipleri de oradaydılar. Dayılar, amcalar, teyzeler, çocuklar, evliler, evsizler…


Bir anda özel konuşmalar dolanır, dinler karşındaki seni ve dramatik bir olayı gülümseyerek anlatmaya başlarsın. Fark etmiştir aslında vakti zamanında nasıl bir travmadan çıktığını. Sorun yokmuşçasına anlatırsın akar gider sözcükler. Güneş gözlüklerinin altından bakarsınız birbirinize. Yeni tanıdığın bir insana bunları anlatmaktan dolayı huzursuz olmadığını fark edersin…. Çok bir şey söylemeden sırtına dokunur. Hafif bir rahatsızlık hissi orada gelir. Çünkü ona da bulaştırmışsındır kendi travmanı.


Sonra o da anlatır. Dinlersin onun dinlediği gibi. Birleşiyor bir noktada dert ettiğimiz şeyler. Cinsiyetlendirmeye, adlandırmaya gerek kalmadan. Her ne ise, her kim içinse tümceler, dile döküldüğünde aynılaşıyor ifadeler.


Paylaşımların en derini sevgililer arasında olur. Ne yazık ki bildiğimiz, kabul ettiğimiz bu. Sevgili olmadığınız biriyle bir şeyler paylaştığınızda bunun böyle olmadığını anlıyorsunuz. İçsellik için sevgili olmaya gerek yok.


Sevgili olmak nedir ayrıca bunu sorgulamak lazım… Çok sevgi doluyuz, çok yılışığız, çok pembeyiz, çok maviyiz. Barbie bebek koleksiyon prototipi ilişkiler tükenerek bitsin. İnsan, insan için vardır. Sevişmeden derin olunabilir, öpüşmeden konuşulabilir ve güneşsiz günlerde bile güneşli hissedilebilir. Biriyle olmaya gerek yok her şeyden öte… Ana sorun bu sanıyorum. Tüm dünya diyor ki “biriyle ol, ait ol, onun ol, senin olsun, siz olun, sizler olun, çekirdek olun, olun da olun…”


Zorunda mıyım?


Zorunda mıyım sonu gelmez akıl oyunlarına enerji harcamaya, zorunda mıyım değerli vaktimi herhangi bir ademoğlunu düşünerek geçirmeye, zorunda mıyım yaz günü vıcık vıcık el tutmaya, zorunda mıyım bin bir türlü olgunlaşmamış düşünceyi onay mekanizmama sokmaya? Zorunda değilim. Çok güzel konserler var, festivaller var ve dünyada 7 milyar insan var. Hepsi aşk arıyor… Zorunda olmadıklarını bilmeden.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.