C vitamini: Cesaret

Alberto Manguel’in “Okumalar Okuması” elimde. Bir insanın yazı serüveni kadar okuma serüveni de heyecanlarla, gizlerle, merakla dolu ve Manguel, okuma serüveni en merak edilesi isimlerden biri. Bir ömrü edebiyatla geçirmiş kıymetli bir ismin okuma macerasını, kitaplarla ve yazarlarla kurduğu ilişkileri merak eden herkese tavsiye edebilirim, Manguel’in tüm kitaplarını tavsiye edebileceğim gibi ama benim asıl yazmak istediğim, kitabın girişinde “Alice Harikalar Diyarı”ndan paylaştığı bir bölüme dair.

“’Lütfen söyler misiniz bana, buradan nereye sapmam gerek?’

‘Bu aslında senin nereye gitmek istediğine bağlı.’ dedi Kedi.”


Bir roman cümlesi olmaktan çekip çıkarın, ne kadar hayata dair bir soru-cevap. Artık bir yere sapması gerektiğini kendi kendine anlayabilecek bir tür değil mi bu insanoğlu bilemiyorum. Tüm büyük genellemelerden nefret eden biri olarak ben de saçmalıyor olabilirim ama biraz zorlanma, kanırtma, acı olmadı mı o kavşaklar bir türlü dönülmüyor, dönülemiyor. Lakin dönmek için de önce gerçekten ne istediğinden emin olmak gerekiyor.


On gün önce güneyde salaş bir kebapçının duvarında “İki şey geri bırakır: Kararsızlık/cesaretsizlik” minvalinde bir dolu cümlenin olduğu bir liste görünce mekanın konseptiyle yazılanları pek bağdaştıramayıp gülmüştüm. Şimdi bu yazıyı yazarkenki düşüncelerim ve ruh halim güldüğüm şeyi hatırlamama sebep oluyor. İki şey geri bırakır: kararsızlık ve cesaretsizlik.


Cesaretin, bir insanın hayatına nasıl güzel dokunuşlar yapabildiğini sadece düşünmüş değil, hayata da geçirmiş biriyim. Otuzumdan sonra gelen meslek değişikliği, bu değişikliğin bana sağlamasını arzuladığım hareket kabiliyetiyle gelen İstanbul’dan ayrılma kararı ve bir sahil kasabasına yerleşme… Sanıldığı kadar olmasa da cesaret isteyen ama daha çok kararlılıkla gelen değişimlerdi. Ve evet bu ikisi olmasaydı kendimi kendi hayatım içinde geri kalmış hissederdim.


Lakin hayat durmuyor. Akan bir nehir… Cesaretin, kararlı olmanın sayısı, eşiği, kademesi yok. Cesaret edip kararlılık gösterdiği her olayda hayattan sağlam geri dönüşler almış biri bir kere daha, belki üç kere daha, beş kere daha cesaret etmekten neden korkar? Korkmaz. Emin değilse korkuyormuş gibi yapar sadece. İşte bu yüzden başta yazdığım Kedi’nin Alice’e söylediği şey önemli: nereye sapman gerektiği nereye gitmek istediğine bağlı.


Edebiyat, müzik, sinema, hayatın ta kendisinden çıkan en güzel yol göstericiler. Datça’ya yerleşme kararımdan önceki birkaç hafta boyunca nasıl durmadan Sean Penn’in “Into the Wild” filmini izlediğimi hatırlıyorum. Bana böyle bir sonuçla geleceğini bilmeden izlemiştim üstelik. Lakin bir düğmeye basmış ve harekete geçirmişti. Durmanın artık mümkün olmadığı bir hareketti başlayan. Hayatın benim hayatım olduğunu, seçimlerimi mümkün olduğunca tüm dışsal baskılardan uzak yapmam gerektiğini bir dost karşıma geçip anlatsa böyle etkilenmezdim herhalde ama Chris’in sivri cesareti, kaya gibi kararlılığı, kendi yolunda yürüdükçe derinleşen yaşam çizgileri ve gülümsemesi algımı nasıl da pırıl pırıl temizlemişti.


Cesaretli bir kararlılığa ihtiyacı olan bir insanın iç dökme yazısıydı okuduğunuz. Çünkü yazmak da en az diğerleri kadar cesaret veren bir yol gösterici. Fazla kişisel olduysa affola!

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.