Öfke kontrolü…
Ah ki ah!
Evrimsel olarak kadın ile erkeğin farklı yaratıldığı aşikâr. Beyinler bile farklı, kadınların beyninde aktive olan bazı bölgelerin erkek beyninde karşılığı yok iken erkeklerin bazı işleri yaparken uyguladıkları güç de kadınlara göre daha fazla. Hal böyle iken nasıl anlaşacağız?
Evrimin genleri mutasyona uğratması davranışlara yansımasından daha yavaş gerçekleşiyor. Ormana girip avlanan, avı evine taşıyan erkeğe hediye edilmiş olan güç, bugün erkeğin içinden çıkmak için yer arıyor, çıkamadığında şiddet yolunu kendine kolay görüp pırtlatıyor kendini. Bir iş yaparken çıkacak bu güç, başka yolu yok. İçte birikince öfkeye dönüşebiliyor.
Yıllar önce yakınlarımızdaki güzelim bir dereye HES projesi yapımını önlemek üzere, Çevresel Etki Değerlendirme toplantısının yapılacağı mekânda toplanmıştık. Birileri konu ile ilgili kışkırtıcı bir tarzda konuşurken, salona az önce girmiş olan gençlerden biri benim yanıma denk gelmiş, sinirlenip bağırmaya başladı. Sakin olmaya davet ettim, durdu ilk önce, konuşmacı kızıştırmaya devam ederken baktım genç adam dayanamadı, hindi gibi kabarıp kollarını açıp ileri doğru atıldı, birileri onu tutmaya çalışıyor. Ne yapsam? "Gel bi sen, sarılalım" dedim, izin verdi, kollarımı açıp sarmaladım genci, kasılmıştı, burnundan sık nefesler alıp veriyordu, kolları aşağı sarkık bir süre öyle kaldı, "sen de sarıl" dedim, o da bana sarıldı sonunda, oh dedim içimden, "sakin olan kazanır, sinirlenen kaybeder, aman canım sakin ol." "Tamam ablacım, sakinim, söz" dedi, bir daha da hallenmedi konuşana. Bazen öfkeyi yatıştırmak o kadar kolay olmuyor maalesef.
Haksızlığa, yanlış anlaşılmaya, saygısızlığa, çere çöpe öfke doğuyor içte ve çoğunlukla da öfkenin yönlendiği yer öfkenin kaynağı olmuyor, başka bir şeye, genelde içte birikmiş pek çok şeye gösterilmeyen tepki kendine bir yol bulup akıveriyor dışarı, insanın gözü dönüyor, kan beynine çıkmış, iş işten geçmiş oluyor bi kere, akıl baştan gidiyor. Duygusal Zeka kitabının ilk bölümünde beynin nasıl çalıştığı, ilkel tarafının nasıl da okun yaydan fırladığı gibi geri dönülmez hallere yol açabildiği anlatılıyor. Öfke kontrolü duygusal zekanın önemli konularından biri olarak kitabın ilerleyen bölümlerinde etraflıca inceleniyor. Kitabı okuduktan sonra hatta, dilimize "Asabiyim"diye çevrilmiş olan "Anger Management/Öfke Kontrolü"filmini izlemiştik, kitabı okuyun filmi de izleyin valla, ben çok aydınlandım ikisinden de.
Dün bizim bahçede genç bir adam başka bir genç adamla bir anda alevlenen bi kavgaya tutuştu, sakinleştirmekte çaresiz kaldık, ne yapacağımızı şaşırdık ailecek, ikisini de neredeyse hiç tanımıyoruz ve böyle bir şey ilk kez başımıza geliyor.
Kaç saniye sürdü bilmiyorum, sahneler çok hızlı değişiyordu, bir süre sonra kavgacılar bahçeyi terk etti, ben biraz odun toplayıp kestim baltayla, sonra da Kemal köpekler için Ulupınar'daki restoranlardan aldığımız kemikleri kırdı. Akşamına yuvarlak masa başında ben ekmek pişirir, Sümeyra da diş macunu üretirken sanki o kargaşayı yaşarkenki ruh hallerimizden sıyrıldığımızı, uzak geçmişte olmuş bir olayı hatırlarmış gibi hissettiğimizi konuştuk.
Erkekler odun kesmeye, kemikleri baltayla kırmaya devam etseymiş başka bir dünya olurmuş, ormanda on kaplan gücünde öyle olunuyor, yorulunca hormonlar şahane çalışıyor, mis gibi de uyunuyor benden söylemesi. Bu işleri biraz fazla yapınca sağ omuzumda yanma oluyor artık. Evrimin de gözünü seveyim, ne yapacaksa yapsın gari. Kadınların başka işleri var.
Konu derin ve uzun, bolca içe bakış gerektiriyor, çareler her yerde, ben daha fazla ahkâm kesmiyim en iyisi.
Herkese kolay gelsin.
YORUMLAR