İntihara tebessüm

Millet olarak otoriteye karşı boynumuz kıldan incedir. Mayamızda var bu. Gerekirse ölmeyi erteler, bizi ayağına çağıran büyüğümüzün yanına gider, saygıyla elini öperiz. Ölmeyeceksin derse, ölmeyiz. Git at kendini derse, durumumuz intihar girişiminden çıkar, söyleneni emir telakki eder, gider kendimizi köprüden atarız. Havada asılı kalmamız istense hoop ceketi, montu açar, ikinci bir emre kadar öylece bekleriz.


Cumhurbaşkanı’nın köprüden geçerken tekstil işçisi Vezir Çatraş’ın intihar girişimini engellemesini böyle okuyorum ben. Diyorlar ki bazı safdil Akp’li arkadaşlar, insan Tayyip Erdoğan hayranı diye, Osmanlı Ocakları üyesi diye, Akp seçmeni diye intihar girişiminde bulunamaz mıymış? Niye bulunamasın! Onun da vardır dertleri. Hepimiz gibi o da görüyordur yeni Türkiye’nin gerçeklerini. Mesela seçim vaadi diye inandığı 1.300 TL’lik asgari ücretin, işçi ve işveren konu üzerinde anlaştığı halde, asla verilmeyeceğini. Çünkü daha birkaç gün önce Başbakan’ın asgari ücretten kaynaklanan tüm yükü karşılayamayacaklarını söylediğini.


Rusya’yla yaşadığımız uçak düşürme sorunu yüzünden tekstil sektörünün uğradığı zararı da biliyordur. Rusya’nın Made in Turkey ibareli malları gümrüklerinden içeri sokmadığını en azından etrafından duymuştur. Zara, H&M, Mango gibi markaların hem Made in Turkey ibaresini ürünlerinden kaldırmaya başladığından hem de üretimini Türkiye dışına kaydırmayı planladığından kesin haberdardır.


Facebook sayfasında “Evlendim evleneli yüzüm glmediği evden kurtuluyom son geçen yeni evime geçiym inşaallah her şey yoluna girecek allahın izniyle” diye paylaşımda bulunmuş Vezir Çatraş. Altında da evini topladığı görülüyor. Duvara dayalı çuvallar, sökülmüş mobilyalar… Oy attığını sayfasında ilan ettiği partinin dış politikası yüzünden Türkiye’nin mülteci göçüne maruz kaldığından haberdar mıdır peki? Ve o göçün şimdi ayrıldığı ve yeni taşınacağı evin emlak fiyatlarının artmasına sebep olduğunu da biliyor mudur? Biliyordur tabii, bilmese köprüde işi ne!


Ve eminim Silvan, Cizre ve Silopi’de olanları da biliyordur. Doğup büyüdüğü şehir Siirt, Cizre ve Silopi ilçelerinin bulunduğu Şırnak’a komşu. Bölgeden gelen haberleri oradan buradan değil birinci elden alıyordur. Cizre’de yaşayanların üçte ikisinin, Silopi’de yaşayanların neredeyse tamamının tıpkı kendisi gibi birkaç parça eşyasını sırtlanıp evini barkını terk etmek zorunda kaldığını da biliyordur. Onların acılarını da yüreğinde hissetmiştir.


Ya acıların en büyüğü evlat acısı? Facebook’ta en son paylaşımı (yazıyı yazdığım an itibariyle söylüyorum) “Burnmda tutuyorsunz kurban olduklarım sizi çok özledim” olan bir baba, kendi intihar girişiminden birkaç saat sonra 3 aylık bebek Miray İnce’nin vurularak öldürülmesine kayıtsız kalabilir mi? Bunu vicdanına anlatabilir mi? Bunun için gerekçeler üretebilir mi? Varsın Akp’li olsun.


Cumhurbaşkanı’nın korumaları koparıp aldılar Vezir Çatraş’ı parmaklıklardan. O da bir buçuk saatlik bekleyişine son verdi. Gitti, Cumhurbaşkanı’nın elini öptü, ikinci bir emre kadar intihardan vazgeçti. Çünkü Cumhurbaşkanı ona intiharın dinen günah olduğunu söylemiş. Bazıları bütün bu sürecin bir mizansen olduğuna inanıyor. Ben buna inananlardan değilim. Olsa olsa tesadüftür diyorum. Mesela 23 Mart 2014’te düşürülen Suriye uçağının İstanbul'da seçim mitinginde duyurulması da bir tesadüftü.


Mizansene gelince, “Bütün dünya bir sahnedir... Ve bütün erkekler ve kadınlar sadece birer oyuncu...” demiş ya Shakespeare. Her şeyin ve herkesin oyunun parçasına dönüştüğü bir yerde küçük bir rol Vezir Çatraş’ınki. Oraya takılmayalım derim ben. Bir de intihar etmek yerine her gün yaşayarak ölmeyi seçenler var. Yani bizler. Gerisi lafı güzaf.





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.