En güzel hediye kitap
Birkaç gün önceydi. Yakın arkadaşlarımdan birinden öğrendim. 17 Nisan, Kitap Hediye Etme Günü’ymüş. Kulağıma çok hoş geldi. Biraz araştırınca aslında bu günün, Herkese Kitap Vakfı tarafından ilan edildiğini öğrendim. Etkinlik için her Nisan ayının üçüncü pazarı seçilmişti. Amaç, malum olduğu üzere kitap okumayı sevdirmek ve yaygınlaştırmaktı.
Ne yalan söyleyeyim, aklıma ilk gelenler, bir sürü yetişkin yerine çocuklar oldu. Ardından da bu yıl birinci sınıfta okuyan yeğenlerim İrem ve Arda. Bilmem kaç yaşına gelmiş ve hâlâ okuma alışkanlığı kazanamamış yetişkinlere hediye edecek kitabım yoktu. Onlar, çok meraklılarsa kendi kitaplarını kendileri alabilirler ya da birbirlerine hediye edebilirlerdi.
Soluğu şöyle güzel bir kitapçıda aldım ve itiraf ediyorum, hayatımda ilk kez çocuk kitapları bölümüne daldım. Şunu anladım ki, bir çocuğa kitap seçmek bir yetişkine seçmekten çok daha zor. Hele bugünlerde, eğitimin pedagoji eğitimi almış profesyoneller yerine vakıf, dernek, yurt, ev gibi yerlerde eğitim verdiğini zanneden hocalara emanet edildiği düşünülürse.
Yeğenlerimin yaşları itibariyle çok uçamadım. Ama şimdilik. Yoksa raflarda Samed Behrengi’lerden Behiç Ak’lara, Vasconselos’lardan Gülten Dayıoğulları’na, Lewis Carroll’lardan Antoine de Saint-Exupéry’lere kadar yüzlerce kitap vardı. Bir iki yıla kadar onları da okumaya başlayacaklardı. Ama kitaplar arasında Günışığı Yayınları’nın Çıtır Çıtır Felsefe Serisi’ni görünce dayanamadım. Çünkü daha birkaç gün önce Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı İoanna Kuçuradi’nin bir röportajını okumuştum. Kuçuradi röportajında şu an eğitimde en büyük ihtiyacımızın, çocuklarımıza bilgiye dayanarak ve bağlantıları görerek düşünmeyi öğretmek olduğundan bahsediyor ve ekliyordu: “Eğitimde felsefeye yer verirsek 20 yıl sonra farklı bir Türkiye olur.”
Çocukların daha o yaşlarda sorduğu soruların aslında felsefeyle ilintili olduğu düşünülürse, serinin ne kadar önemli bir ihtiyaca cevap verdiği daha net anlaşılır. Kitaplar, iyi ve kötü, güzel ve çirkin, büyükler ve küçükler, inanmak ve bilmek, ahlaki olan ve olmayan gibi yaşamı ve dünyayı anlamaya yarayan temel felsefi sorunları çocukların anlayabileceği şekilde anlatıyordu. Serinin yazarı Brigitte Labbé, kitapları Paris Sorbone Üniversitesi felsefe profesörlerinden Michel Puech danışmanlığında kaleme almıştı. Yani neresinden bakarsanız bakın titiz bir çalışmaydı.
Düşünmeyi öğrenmek kadar hayal etmeyi de öğrenebiliriz. Hayal etmeyi öğrenmek için de tek yol edebiyattır. Kitapçıdan çıktığımda yeğenlerim için hazırladığım formül, hediye paketi olarak elimdeydi: Her ikisine de birer adet felsefe ve birer adet edebiyat. Onlara günün anlam ve öneminden bahsettikten sonra hediyelerini verdim. Aldıkları gibi okumaya başladılar. Ben de iyi bir şey yaptığımı düşünerek mutlu oldum.
Ha şimdi dün Kitap Hediye Etme Günü olduğunu bilmeyen yetişkinler diyecek ki, bunu söylemek için biraz gecikmedin mi? Bugün pazartesi. Ben de onlara diyeceğim ki, ha bir önce, ha bir gün sonra. Siz yeter ki hediye etmek isteyin. Tabii gelecek 20 yılda farklı bir Türkiye olmasını istiyorsanız.
YORUMLAR