Çişini tutarak annelik

Çocuk dört yaşına geldi ya, benim yazılar da iç muhasebeye döndü. Birçok psikologla meslek icabı omuz omuza çalıştım. Sıklıkla görüş aldım, kimisi arkadaşım oldu. Aysun Ömeroğlu da bunlardan biridir. Aysun, zamanında bana çıkışmıştı:


“Şekerim siz hepiniz çişiniz tutarak annelik yapmaya çalışıyorsunuz” demişti. Tabi bu tanımlamaya bayıldım. Açıklaması da Aysun’dan akabinde şöyle geldi:


Bir anne düşünün ayağında bebeğini sallıyor. Çocuk bir türlü uyumuyor. Annenin çişi geliyor. Ama çocuk uyusun diye çişini tuta tuta sallamaya devam ediyor. Çiş denen şeyi sonsuza kadar tutmak mümkün değil. Üstelik tuttukça da eziyete dönüşen bir iş. Çişini tutan anne bir süre sonra çocuğuna kızgınlık hatta öfke duymaya başlıyor. Huzursuz ve gergin oluyor.


Başka bir anne yine ayağında bebeğini sallıyor. Bebek uyumuyor. Kadının çişi geliyor. Bebeği güvenli bir yere bırakıp çişini yamaya gidiyor. Bebek bu sırada mızırdanıyor, hatta belki biraz ağlıyor. Anne çişini yapıp, “Ah yavrum dur geldim, buradayım” diyerek geliyor. Bebek, annesine kavuşuyor. Kadın sallamaya devam ediyor ve çocuk uyuyor.



Anne kendi temel ihtiyacını ertelemediği için çocuğuna karşı kızgınlık geliştirmiyor. Çocuk o kısa sürede belki annesi gittiği için bir stres yaşıyor. Ama hayatta bu tür anların olabileceğini, dünyanın sonu olmadığını ve annesinin geri geldiğini tecrübe ediyor. Aslında duygusal olarak bir aşama atlıyor. Hatta bir parça ağladığı için rahatlayıp belki de çok daha hızlı uykuya geçiyor.


Aysun’un verdiği örnek harika bir örnek. Ben da son dört yılda defalarca tecrübe etmişimdir. Çişini tutarak annelik yapılmıyor, yapılsa da size de bebeğinize de duygusal sonuçları oluyor. Aysun’un en sevdiğim sözlerinden biri de şudur: “Çocuk büyütmek bir maraton, siz yüz metre gibi koşuyorsunuz.”


Şimdi ne zaman maratonu yüz metre gibi koşan bir yeni anne görsem, kollarından tutup sarsmak istiyorum. “Sakin ol daha bir milyon kilometre falan var.”




Yine, yeni bir anneyseniz yetersizlik duygusu kol geziyor. Hata yapmak istemiyorsunuz. Bir çocuğun genel olarak sevgi dolu, şefkatli ihtiyaçlarının karşılandığı bir ortamda büyümesinin ne kadar yeterli olduğu yıllar geçtikçe ortaya zaten kendiliğinde çıkıyor. Bunun üzerine koymak için kastığınız her şeyde genelde çişinizi tutmuş oluyorsunuz.


Çocuk küçükken insan bunu anlamakta zorlanıyor. Çünkü henüz anneliğinizin meyveleri ile karşı karşıya gelmemiş oluyorsunuz. Büyüdükçe işler değişiyor. Çocuğunuzla ilgili yine bir sürü sorun çıkabiliyor. Etraftan terbiyesinden huyuna suyuna kadar bir çok konuda eleştiri alabiliyorsunuz. Hatta işin içine okul da girdiği için bir de oradan geri bildirimler geliyor. Bütün bunlar benim bir kulağımdan girip öbüründen çıkıyor. Annelikte doğru yolda olduğumu bana hissettiren şeyler küçük anlar.


Kızımın bana gelip, “Konuşabilir miyiz” diyerek bir arkadaşı ile ilgili sorunlarını anlattığı an gibi anlar.


“Eskiden bizim oyunlarımızı severdin artık sevmiyorsun, sıkılıyorsun” diye ayar aldığım an gibi anlar.


Kitaptaki, “Periler, prensesi bulmak istiyor onlara en kısa yolu göstererek yardım et” sorusuna kızımın “Periler prensesi niye bulmak istiyor ve biz niye onlara yardım ediyoruz?” cevabını verdiği an gibi anlar.


Bana göre gerisi için çiş tutmaya gerek yok.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.