Sosyal medyadan arkadaş olunur mu?

Datça’da bir yoga kampı düzenledim. Katılımcıların büyük kısmı hemen her zaman olduğu gibi arkadaşlarım oldu. Bu sefer skala bayağı genişti. Birbirini hiç tanımayan insanlar bir araya geldi. Takribi 20 senelik bir arkadaşım da kamptaydı. Uzun zamandır görüşmüyorduk ama hiç de kopmamıştık. Sadece hayat gailesi, iş - güç derken araya zaman girmiş ama mesafe girmemişti. Hala her gün görüşür gibi dosttuk.


Akşam yemeğinde gruptaki diğer arkadaşlarıma ve bana bir soru yöneltti. Siz nerden tanışıyorsunuz? Belli ki yeni gördüğü bu insanlar onda merak uyandırmıştı. Zira uzun yetişkin hayatımın hemen tümünde benimle birlikteydi ve bu yeni simaların nereden çıktığını anlayamıyordu. Üstelik belli ki dostluğumuz, yakınlığımız da hoşuna gitmişti. Bu yeni insanları o da sevmişti. Biz de hep bir ağızdan “sosyal medyadan” diye cevap verdik.


Arkadaşım ufak çaplı bir şok geçirdi. “Ben bu yaştan sonra insan yeni biriyle gerçek anlamda arkadaş olamaz diye düşünüyordum” dedi. Hele ki sosyal medyadan kendine can dost yapmak ne demek!


Biz de hep bir ağızdan sen öyle san dedik. Arkadaşımın şaşkınlığının nedeni yalnızca kendi bakış açısından kaynaklanmıyordu. Bir de üstüne beni yakından tanıyordu. Üstünüze afiyet. Asosyalliği ben icat ettim desem yeridir. Dışa dönük gibi görünüp bu kadar içine kapanık ve münzevi olan başka birini tanımıyorum. Yolda tanıdık birini görsem selam vereceğim diye moralim bozulur.


Can ciğer arkadaşlarımdan gelen; kahveye uğrayacağım, sana gelelim, görüşelim gibi talepleri sıklıkla; “uğrama, gelmeyin, görüşmeyelim” şeklinde geri çevirmemle nam salmış bir insanım.


Bu denli insan canlısı bir insanın bile nasıl oluyor da yeni ve şahane arkadaşları oluyor? Hem de bu insanlar sosyal medya gibi yalan bir yerden bulunuyor! İşte buna arkadaşımın aklı ermedi.


Üç beş sene önce olsa ben de onunla aynı koroda şakırdım. Arkadaş mı! Yeni mi! Allah yazdıysa bozsun! Bu yaştan sonra hayatına giren insandan ne hayır gelir ki? Arkadaş edinme işi iyi kötü 25 yaş civarı biter, hayatın geri kalanı düşe kalka aynı insanlarla geçer. O insanların dışında kalanlar ancak tanıdık olurlar.


Bu sosyal medya denen meret ve annelik benim bu konudaki fikirlerimi de tutumumu da tamamen değiştirdi. Açıkçası şimdi tam tersini düşünüyorum. Gerçek arkadaşlar esas bu yaştan sonra edinilir. Nedeni çok basit: Yirmi yaşında olduğum insanla alakam yok da ondan! Şimdi olduğum yerden kendi ruhsal akrabalarımı seçip onlarda ruhsal huzur ve teselli bulabilirim.


Yirmili yaşlarda belki daha da önce arkadaş olduğunuz ve bir alışkanlık, yoldaşlık üzerinden yürüyen arkadaşlıkların kimisi çok kıymetli. Ama kimisi artık error veriyor. Çünkü herkes başka tarafa gitmiş, hiçbir ruhsal akrabalık kalmamış. Birbirinizin konularından sıkılır ya da ne dediğini anlamaz hale gelmişsiniz. Hayattaki mevzularınız değişmiş. Kalbiniz başka şeylere atar olmuş. Üstelik araya da bir sürü dilsiz kırgınlık girmiş. Şimdi bu insanlarla arkadaşlıkta ısrar mı edelim? Kalbinizin aynı şeyler için attığı, aynı dili konuştuğunuz, sizi şak diye anlayıveren akrabalarımıza yer mi açalım?


İnsanın kocasından boşandığı şu dünyada, arkadaşları niye boşayamıyoruz onu hiç anlayamıyorum... Bazı arkadaşlarla ilişkiler ruhsal yabancılaşmadan, maslahatgüzar seviyesine çekilmeli. Gerçek bir dost bulduğunuzda zaten eksik bir puzzelı bulmuş gibi olur, zaten onun yeni dostunuz olduğunu hemen anlarsınız. Boş olan yere cuk oturur. Birbirinize birbirinizi anlatmak için hiç de seneler gerekmez.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.