Kızgınlık da yogaya dahil
Önce kafamdan aşağı kaynar su boşaldığını hatırlıyorum. Gerisini pek hatırlamıyorum. Bir sürü hikayenin, düşüncenin kafamda çok büyük bir hızla ve durdurulamaz şekilde gezindiğini, bir sürü neden sonucun kurulduğunu, bir araba eylem ve pasif agresif ceza planı filizlendiğini hatırlıyorum. Bir de çok haklı olduğumu... Bu öfke nöbetinin içinde kendimi son derece canlı ve güçlü hissettiğimi...
Sonra ne olduysa bir anda durdum. Saate baktım. En yakın yoga stüdyosunun en yakın dersine kapağı attım.
İnsanlar kızgınlığın yogaya dair olmadığı, yoganın sükunetten ibaret olduğu gibi bir yanılgı içindeler. O gün can havliyle matımın üzerine çıkarken ben bu yanılgının içinde değildim. Kızgınlığımı kolumun altına alıp matımın üstüne neredeyse istemsizce çıkarken bu kızgınlıktan kurtulmayı istememiştim. Ama belli ki yogadan o kızgınlıkla ilgili bir beklentim vardı. Sinir sisteminden gelen bir komuta kendiliğinden bir cevaptı.
Bir saatlik sırandan bir yoga dersinin ardından, kendimi Shavasana’da buldum. Kollarımı ve bacaklarımı dingin bir denizde sırt üstü yatar gibi açmış altımdaki zeminin sağlamlığına büyük bir güvenle bedenimi ellerine bırakmıştım. Bedenimin zemine değen her bir parçasını en küçük detayına kadar hissediyor, bu temasın her birinden bir haz doğuyordu. O hazzın ve gevşekliğin içinden duygular doğmaya başladı. Hüzün ve acı başlarını yavaşça saklandıkları yerden çıkardılar. Her şeyi hatırlıyorum. Her anı... Yavaşça doğrulduğumu, eve doğru yola koyulduğumu.... Batmakta olan güneşin gözümü aldığını, durup yüzümü ona doğru çevirip sıcaklığını parıltısını doya doya yaşamak için davet ettiğimi... Güneşe dönmüş yaşamdan zevk alarak gülümserken, kalbimin kırılan yerlerinden sızladığını, gözlerimden yaşların usulca döküldüğünü...Çöp kutusuna atlayan kediyi... Yol aldıkça yanımdan geçen insanların her birinin varlığını hatırlıyorum... Duyu organlarım değişmiş, tuhaf bir varlığa dönüşmüştüm. Daha net daha fazla görüyor, daha çok duyuyordum. Yol boyu bu yeni süper gücünün tadını doya doya çıkardım. Acı ve üzüntü içinde yaşamdan büyük bir zevk alarak yürüdüm.
Kalbimiz ancak güvende olduğuna emin olduğunda açılır. Sinir sistemimiz dayanabileceğimiz kadarına izin verir. Çocuklar bütün gün kendilerini okulda tutar ya da arkadaşlarına vururlar eve annelerinin kollarına arasına gelince ağlarlar. Çocuğun annesinin kollarında bulduğu alanı, biz de yoganın kollarında buluruz. Bize güvenli bir bölge yaratır. Sinir sistemimiz, o bölgeden doğan dayanma gücüne güvenir ve bir öfkeden bin duygu doğar. Yoganın en çok çağrıştırdığı kelime huzurdur. Kuşkusuz bu haklı bir çağrışımdır. Yoganın sunduğu huzur “negatif” duyguları artık hissetmemekten kaynaklı değildir. “Negatif” duyguları da hissedebilmekten, kapsayabilmekten kaynaklanır.
YORUMLAR