Çiftler arasında hoşgörüye yer yoktur
Hoşgörü, karşındakinin sorununa uyumlanma demektir. Psikiyatrist ve yazar Erdoğan Çalak, “Hoşgörü, daha az yakınlık kurulan sosyal ilişkiler için vardır” diyor. Komşunu hoşgör ama kocanı asla!
Çocukken, hatta bebekken oluşan bağlanma yaralarını hepimiz, içinde bulunduğumuz gönül ilişkisine taşıyoruz. Erdoğan Bey’in tabiri ile "çift olmak demek içimizdeki bebeği karşı tarafın kollarına bırakmak" demek. Bu bebeğin eksiklerinin tamamlanması, yaralarının sarılması gerekiyor. Ve bu ancak derin bir sevgi ilişkisinde mümkün oluyor. Hoşgörüldüğünde yaralar sarılmıyor, kanamaya devam ediyor. Sadece siz o kan kaybına o yaraya uyumlanmış, görmezden gelmiş oluyorsunuz. Bizzat o kan kaybı derin bir sevgi ilişkisi kurulmasını engelliyor.
İyi bir çift, birbirinin içindeki bebeği şefkatle büyümeye zorluyor. Yaralı tarafların iyileştirilmesinde ısrarcı oluyor. "Onun yarası/benim yaram" diye ayırmıyor, "hepsi senin, hepsi benim, ikimiz de iyileşmeden sorumluyuz" diyor.
@drstantatkin “ilişki önce gelir” ekolünün öncülerindendir. Her ilişkide 3 kişi vardır. Sen, ben ve ilişki. Ve ilişki senden de benden de önemlidir. Çünkü ilişkide senin ve benim ortak çıkarımız vardır. O iyi olursa sen de ben de fayda görürüz. Bu nedenle çift olmanın 3 kişilik bir yapı olduğunun ve bu yapıda ilişkinin taraflardan önce gelmesi gerektiğinin anlaşılması elzemdir.
Erdoğan Bey’in anlattıklarından, ilişkilerde zorlayıcı gözüken tarafların aslında daha derin bir sevgi isteyen taraf olduğunu, sorun çıkarmayanın ise genelde öğrenilmiş çaresizliğe razı taraf olduğu sonucunu çıkardım.
Biriyle ilişkiye girdiğinde senin yaran/benim yaram, senin sorunun/benim sorunum diye birşey kalmıyor. Stan Tatkin, bir eğitiminde şöyle demişti: “O yaralara sen neden olmadın ama şimdi iyileşmelerinden sorumlusun”. Erdoğan Bey’e ne zaman bir çocukluk dönemi travması için "ileriki yaşlarda iyileşir mi?" diye sorulsa, “iyi bir karı koca ilişkisi varsa düzelir” diyor. Daha derinden sevebilmek için elimizdeki fırsatın büyüklüğü ve kolaylığına şaşırıp kalıyorum.
Erdoğan Çalak’a göre hoşgörünün de yeri var. Sosyal ilişkiler hoşgörü gerektiriyor, komşunuz, iş arkadaşınız, hatta çoğu zaman arkadaşınızla ilişki içinde kalabilmek hoşgörü gerektiriyor. Ama bu ilişkilerin hiçbiri bir çift ilişkisindeki yakınlığı gerektirmiyor ve aynı dinamiklere de sahip değil. Çift ilişkisinde annne/baba bağlanma modellerimiz ve geçmiş yaralarımız çok daha fazla kendini gösteriyor ve bu nedenle de çok daha fazla derinleşme, sevme ihtimalimiz var. Çünkü sevgiyi ve yatayı ilk tattığımız modelin birer simülasyonu gibiler. Dolayısıyla orijinal ilişkide oluşan orijinal yaraların da sarılma ihtimali doğuyor. Gerçekten büyük bir fırsat.
YORUMLAR