Geçmiş - gelecek ilişkisi üzerine işimize gelen bakış açısı…

Bayramda sevdiğim, uzun zamandır görüşemediğim, bana iyi gelen, beraber çok eğlendiğimiz, aynı kafada bir arkadayım bana oturmaya gelmişti. Kızla 10dan fazla yaş farkımız olmasına rağmen çok benzeşiriz. Bir araya geldiğimizde de inanılmaz narsisleşiriz. Birbirimize acayip faz verir, “Ne kadar da özeliz, ne kadar da güzeliz” “Of ama olmaz bu kadar da!” havalarında takılırız.


Biz bize tabii…


Tabii ki abartırız ama bu abartı kahkahalar eşliğinde yol aldığından ikimize de çok iyi gelir. Sonra da durup durum mühim laflar ederiz.


Mesela din konusunda mantıklı bir birey olduğumu iddia etmem onun yanındayken olmuştu.


Yine böyle bir sırada durdum ve ona sordum: “Geçmişle sorunum olmadığı için mi şimdi iyi hissediyorum kendimi, yoksa şimdi iyi olduğum için mi geçmişle sorunum yok?”

Hemen facebook’a da yazdım ve insanlardan gelecek cevapları bekledim. Her iki şıkkı da destekleyen insanlar çıktı. Arada daha uzun cümle kuranlar da oldu.


Mesela: “Bence hep iyi olduğun için bir sorunun yok, geçmiş gelecek bahane…


Önemli olan şu an ve sen hep andasın.”


Bence su an iyi olmak için “geçmişle aranın iyi olması” sadece bir sebep olabilir. Binlerce başka sebep gibi...


Yani biri diğerine yüzde 100 bağlı değil diye düşünüyorum.


“Geçmişin geçmiş, Noracım. Bazen geçmez. Sorun olur.”


İşte burada zaten esas noktanın çıkışı…


Bu arkadaşımla bu cümle evliliklerimizin bitmesi, onun bir zamanlar benim o anda oturduğum evin üst katında oturması ve bunların bizi hiç acıtmaması üzerine çıkmıştı.


O kadar ağır ve zor dönemler yaşamamıza rağmen ikimizin de geçmişle sorunu yoktu. Onu geçmişte bırakabilmiştik.


Daha gerilere gittiğimde eğlenceli ve sosyal bir gençliğim olmuştu. Aha sonraki sakin yıllarımda, gençlik ve bekârlık günlerimin zirvede olan taraflarıyla beslenmiştim.


Partiler, eğlenceler, komik anılar, tanınan ünlüler, yapılan geyikler, gidilen geziler, içilen içkiler, tecrübeler…


Beceriksizliklerimi, yalnızlıklarımı ya da çekingenliklerimi hatırlamamayı tercih etmiştim. Uzun bir süre onların beni beslediğine inanıyorum.


Fakat bir ara çevremde geçmişiyle yaşayan ve hatta ona takılı kalan insanları da görünce (ki kendilerine filmlerde çok rastlarız, düşmüş kontes karakterlerinde olurlar genelde) “Yahu acaba ben de bitmiş gitmiş geçmişine takılı kalanlardan mı oldum?” diye endişelenmedim değil hani.


Sonra baktım ki, değilmişim. Geçmişin iyi yanlarını emip kötü yanlarını atıp gitmişim…


Son birkaç yıllık sıkıntılarımın bir kısmı için de bu geçerli. Kaybettiğim insanlar için değil ama onun dışında hayatımdan giden pek çok şeyi hiç yaşamamışım gibiyim sanki. Bir ara evden 3 dakika yalnız ağlayabilmek için içine sığındığım parkın önünden geçerken oranın suratına bile bakmıyorum şimdi.


“Ahh, park...


Bu park…


Canım park…


Dostum park!” tribine giremiyorum Aklıma bile gelmiyor.


Sonuçta biliyorum ki şu anda fiziksel ve zihinsel ne isem, iyisiyle kötüsüyle geçmişte yaşadıklarımla oldum.


İş bundan sonra yaşamak istediklerimi hayal ederek devam edecek sanırım.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.