Erkek gibi doğulur mu, erkek gibi olunur mu?

Biraz evvel ofiste ikisi evli biri ben üç kişi muhabbet ediyorduk. Öğle zamanıydı ve “Ay ne yesek” derdindeydik. Ki bu ortamda yemek sipariş etmekten bahsediyorduk ki, o bile sıkıntı veriyordu bize. Oradan konu, yemek yapmaya geldi. Üç çalışan kadın olarak gerçekten yemek yapmaya meraklı olmadığımızı konuştuk. Ben hiçbir zaman sevmedim. Evliyken yapardım tabi.


Ama boşandıktan sonra sadece arada belli sebzeleri, tek tip formülle pişirir oldum.


Eti ızgaraya, balığı fırına atarım, o kadar. Gerektiği zaman o da…


Ama hamileyken çalışmadığım bir dönemi de hatırladım. O zaman evde mutfakta zaman geçiriyordum. Yine zevk almasam da, sıkıntı basmıyordu en azından…


Bu arada yazmasam çatlarım. Çok iyi yemek yaptığını sananlara, annesinin yemeklerini çok güzel sananlara, yemek kültürü bildiğini sananlara tahammül edemiyorum. Bir sürü insan bunları iddia ediyor ama kimsenin yemeklerinin bir şeye benzediği yok. İnsanların lezzetli diye yedikleri yemekleri de görüyor, tadıyor, okuyorum. Neyse, sinirlenmeyeceğim…


Konumuza dönelim…


Arkadaşım bu sırada şöyle bir sonu sordu: “Acaba iş dünyasında olmak kadınları erkekleştiriyor mu?”


Doğru? Bu mümkün olabilir mi? Yorgun argın eve geldiğinde yemek düşünmek yerine evde hazır bir yemeği beklemek hakkımız değil mi? Bu konuda erkeklerden ne farkımız var. Yemeği yapmasak, başkası yapacak bile olsu, onun organizasyonu da bizim üstümüzde sonuçta.


Gerçekten zaman ve şartlar mı bizi erkekleştiriyor.


Peki, aynı şekilde erkekleri kadınlaştırıyor da eşcinsel sayısının patlaması bundan mı kaynaklanıyor?



Sanmam!


Eve geldiğimizde birilerinin bize sıcacık yemek veriyor olması fikri çok erkekçe bir şey mi? Hayır, bence çok insanca bir şey.


Bu sanırım insanın içinden geliyor. Ben içinde bir miktar daha fazla erkeklik taşıdığıma inanmışımdır her zaman.


Ruhumdaki “geylik”, kafamdaki “takmayan kişi”, dangır dungur yürümem, geceleri tek başıma bile rahatça gezebilmem bundan sanırım.


Buna rağmen kadın gibi görünmek, makyaj, saç, dekolte gibi kadınlığın bütün yardımcı güçlerini sonuna kadar değerlendirmek konusunda da mükemmel olmuşumdur. 20 sene önce de böyleydim, şimdi de…


Eskiden daha mütevaziydim, o ayrı. Yemek yapmaya hiç meraklı olmadım ama yemeye oldum. Yıllar geçtikçe yemek değil, lezzet seçer oldum.


Ama her zaman içimde bir erkek taşıdığımı hissediyordum. Pek çok kız arkadaşımın sorun olarak bana danıştığı bir detayı empati değil, gerçek hissim olarak değerlendirdiğimde kızları haksız ya da abartılı bulurdum. Onlara ben olsaydım ne yapardım diye açıklama getirdiğimde de onlar beni sert bulurdu.


Hah, erkeklik ya da erkek gibi olmak ne için tanımlanabilir diye düşünüyorum.


O zaman da darbeleri yedikten sonra daha acımasız, daha sert, daha bencil ve vurdumduymaz olabildiğimiz zamanlar geliyor aklıma. Arayanı aramayınca, ya da sallamaya başlayınca. Gelen mesaja hemen cevap vermemeye başlayınca kıvama giriyorsunuz işte…


Olay hoşlanmamakta, ilgilenmemekte değil. Öncelik sırasında adamları ilk noktaya taşımamakta…


Bırakın eski düzeniniz kalsın, beyleri aradaki yerlere yerleştirin. Siz sağ onlar selamet, yuvarlanıp gidin işte…


İşte benim anladığım erkek kafası…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.