Yeni anneye annelik
Lohusa deyince aklımız hemen ilk kırk gün gelir. Çok önemli bir zaman dilimidir ama nedense hiç hazırlık yapılmaz. Hamilelikle başlayan süreç bebeğin gelişimi ve doğum hakkında kitaplar okuyarak, internetten araştırmalar yaparak, doğuma hazırlık eğitimlerine katılarak, bol bol alışveriş ile devam eder ama nedense doğumdan sonrasına kimse hazırlanmaz.
Minik bebeğiniz bir şekilde doğar ve kucağınıza verilir. Peki şimdi ne olacak? Şapır şupur emmesi, uyuması, uyanması, altını değiştirmek, gaz çıkartmak pek sorun olmasa gerek diye düşünürken her şeyin filmlerdeki gibi olmadığını anlamanız fazla zaman almayacak. Duygular karman çorman, ağlama isteği had safhada, içinde garip bir huzursuzluk ve bebeğin için günün her anında "hazır ol" beklemek...
Her zaman söylerim doğum sonrasına hazırlanmak en az doğuma hazırlanmak kadar, belki de daha da fazla önem taşır. Annenin masum bir kız çocuğuna döndüğü bu hassas dönemde desteklenmesi, duygularının onaylanması, allak bullak olmuş hormonlarının hoş görülmesi, sevilmesi, sarılıp sarmalanması, pamuklarda yatırılması ne güzel olur. Anne ne kadar mutlu ve huzurluysa bebeği de o kadar mutlu ve huzurlu olacaktır.
Taze anne bu dönemde en büyük desteği eşi ve etrafındaki kadınlardan almak ister. Bu kadınlar genelde annenin annesi, kayınvalide, abla, kardeş ya da arkadaşlardır ve çoğu da kendi doğrularını anneye empoze etmeye, sen bilmezsin tonundan hareketlere, üşütüceksin, terleteceksin, sen bu bebeği hasta edeceksin alt yapılı laflar sokuşturmaya, daha çok bebekle ilgilenmeye, bebeği sevmeye, kendi doğum deneyimleri ile annenin deneyimini karşılaştırıp üzerinden yorum yapmaya, bazen abartarak hizmet, ikram beklemeye, ellerinde olsa bebeği emzirmeye kadar gidecek destek mi, köstek mi olduğu tartışılacak hareketlere girişirler. Bana bu sanki geçmişte onlara yapılanların intikamı, senden güçsüzü buldun ez bakalım hali gibi görünüyor. Anne olmakta kendince uzman olmuş bir kadının acemi olanı eğitmesi ders bir!
Doğum sonrası hüznü ile dalgalanan ruh hali içinde neden ağlamak istediğini anlayamayan taze annenin hiç de ihtiyacı olmayan şeyler bunlar. Yeni doğum yapmış bir kediyi düşünün, o ne ister? Bebeğine dokunursanız size ne yapar? Yeniden hatırlamamız gereken en önemli nokta tam da doğadaki diğer memelilerde gizli... Biz de doğumlarımızı ve doğum sonramızı onlar gibi yaşamalıyız. Mahremiyet kavramı doğumda olduğu gibi, doğum sonrasında da çok önemli. Yeni anne bebeği konusunda o kadar hassas, kaygı hali o kadar yüksekken elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırken sen git ve ona yapamadığını, bebeğini hasta edeceğini söyle. Dua et ki insanların kedilerden farklı düşünen bir yanları var. Yoksa yüzünün orta yerine tırmığı yerdin!
Mahremiyet demişken emzirmeye değinmeden geçemeyeceğim. Lohusa olduysan memelerin halka açılmış demektir. Sen ilk emzirme ve bebeğin ilk emme deneyimini yaşayacakken birileri burnuna kadar soktuğu kamerayla duygusal patlamalar yaşıyor olabilir ve yıllarca mahrem olan memeler bir anda kameralara açık hale gelir. Sen taze anne karışmış ruh halinle birşey söyleyemezken bu durum diğer kadınların da pek umurunda olmaz. Doğumdan sonra maksimum düzeye çıkan oksitosin (aşk hormunu) senin ve bebeğinin birbirinize bağlanmanızı, göz göze bu anların tadını doya doya çıkarmanızı sağlayacakken burnunuza kameralar sokulur, hastane odanıza bir sürü insan dolar. Senin ve bebeğin için en değerli anlar elinizden alınır.
Bunların diğer kadınlar tarafından bir refleks olarak engellenmesi gerektiğine inanıyorum. En başta annenin annesi ya da eş bu en özel anları korumalı diye düşünüyorum. Anlayacağınız yeni anneye doğum sonrası destek daha hastane odasında başlar.
Anneye sözde destek için gelen kadınlar daha önce emzirsin ya da emzirmesin konu hakkındaki fikirlerini beyan ederler. Sütün az, sütün yetmeyecek, bu bebek ağlıyor kesin aç! Saatlerdir doğum sancısı çekmiş ya da çok büyük bir ameliyat olan sezaryenden çıkmış, fiziksel olarak içinden bir bebek doğumuş kadına bunları söylemese çat diye çatlayacak diğer kadınlar destek için hastane odasına sonra da lohusa evine doluşurlar.
Oysa kadının kadına kalpten desteği, yeni anneye her kadının annelik etmesi ne güzel. Bu duyguyu, şevkati ve özeni her kadın bir diğerine gösterse dünya değişir.
Lohusa, avucunun içine alır da püf diye uçurtursun ya işte o tüy kadar, incecik bir cam kadar hassastır. Ona destek olmak istersen git elini tut, ona sarıl ve ne kadar güzel bir anne olduğunu, bebeğine ne güzel baktığını söyle. Kelimelerin her zaman pozitif olsun. Fazla konuşma bırak o konuşsun, duygularını paylaşsın sen dinle. İyi bir dinleyici olmak her söze bir cevap vermekten çok daha iyidir. Ağlamasına izin ver. Bir zahmet eleştirme!
Emin ol izin verirsen bebeğinin tüm ihtiyaçlarını dokuz ay onu içinde taşımış bir kadın olarak senden daha iyi hissedecek. Onun yanında ol ama aynı zamanda bebeğiyle yanlız kalmasına izin ver.
Sen taze anneye bakmalısın, o da bebeğine. İlk kırk gün birbirlerinin gözlerinin içine bak baka, kokularını içlerine çeke çeke, belki beraber ağlayarak biri anne , öteki onun yavrusu olacak. Sen yemek yap, evi temizle, alışveriş yap, çamaşır yıka, ütü yap, yeni annenin sesini duy, anne için kutsal bir mahremiyet ve sukunet yarat. Bebek uyuduğunda anneyi uyuması için destekle, ona bebeği için yeterli olduğunu hissettir ve yeni aileyi (anne, bebek, baba) arada yanlız bırak! Annenin arada bir nefes alması, kısa bir yürüyüş ya da duş için bebekle ilgilenebilirsin.
Yeni anneye annelik etmek, lohusalığı yaşayan anneye destek işte tam da böyle bir şey.
"Kadınların tümü kalptir! Direnç, verme ve merhametin kendisidir. Bir araya toplanarak birbirimizi bilinenden ve alışılmışlıktan en derin gücümüze ve netliğimize doğru çiçeklenmeye davet ediyoruz ki böylece dünyaya denge, anlayış ve gerçek huzuru sunabilelim." *
*Pamela Willson
YORUMLAR