Lohusa ve yenidoğan
Yeni doğum yapmış anne bebeği ile ilgili konularda oldukça hassastır. Dokuz ay boyunca içinde büyüttüğü bebeğini kucağına aldığında on kaplan gücündeki lohusaya dönüşür. Şekli nasıl olursa olsun doğum gibi zorlu bir yolculuktan çıkan ikilinin, doğum sonrası da beraberce öğrenecekleri işlerin en önemlisi emme ve emzirmedir.
Emzirme ve emme hem bir içgüdüdür, hem de öğrenilen bir süreçtir. Yenidoğan emme refleksiyle doğar ama memeyle tanışması, anne karnında yapmadığı emme, yutma ve nefes alma üçlüsüne alışması ve aynı zamanda çene kaslarını güçlendirmesi yavaş yavaş olur. Yenidoğanın midesi aşağı yukarı bir kiraz büyüklüğündedir ve doğduğunda yaklaşık iki gün yetecek kadar su rezervine sahip olduğundan ilk günler emmeyi kavramaya, doğduğu dünyaya alışmaya yeterince zamanı vardır.
Yeni anne de emzirmeyi de öğrenir. Bebeğini nasıl tutacak, hangi pozisyonlar ikisi için de en rahat… Doğumdan sonra anne ve bebek ne kadar çabuk buluşursa ve aslında hiç ayrılmazlarsa, doğum itibariyle ten tene temasları sağlanırsa emzirme ve emmeye alışma çok daha hızlı olur.
Lohusa doğumu takip eden ilk üç gün bebeğine mucize gibi gelecek kolostrum denen bir sıvı üretir. Kolostruma halk arasında ağız sütü, ilk sütte denir ve olgun süt gibi fazla fazla gelmez. Göğüslerden gelen bu sıvı zaten kiraz kadar midesi olan, yeni yeni emme, yutma ve nefes alma rutinine alışan bebeğiniz için yeterlidir.
Tüm bu sürecin doğanın bir parçası olduğunu unutan ve sürekli bebeğin aç olduğu için ağladığına, annenin sütünün gelmediğine ve gelse de zaten yeterli olmadığına, bebeğe yetmediğine dair imalarda bulunan sevgili ziyaretçiler, yakınlar, akrabalar ve mamacı sağlık personeli olmasa eminim emzirmeye geçiş çok daha kolay ve stressiz olurdu.
Lohusa kadının ve yenidoğan bebeğinin mahremiyetine saygısızlıkta bir numarayız desem fazla olmaz. Anne doğumhaneden çıkmadan odaya doluşan meraklı yakınlar, ilk emzirmeyi görmek için kamerasını annenin memelerine diken akrabalar bu süreci zora sokan ilk elemanlar oluyor. Bir gelenek olan yenidoğan ziyareti çoğu zaman destekten çok, “aman gidelim de ayıp olmasın” kıvamında.
Hamile annelere tavsiyem; en azından doğumu takip eden ilk gün hastaneye ziyaretçi kabul etmeyin. Çok yakınlarınızı kıramazsanız eğer, doğumdan mümkün olduğunca sonra kabul edin. Siz, bebeğiniz ve eşiniz bu ilk buluşmanın tadını çıkartın, dinlenin, rahatlayın, bebeğinizle ilgilenin. Rahat rahat emzirin. Kolostrumun zaten her kadında az geldiğini, bebeğin midesinin küçücük olduğunu ve emme, yutma, nefes alma işlerine alışması için bu kadar sıvının ilk günlerde yeterli olduğunu unutmayın. Siz rahat ve stressiz olursanız bebeğiniz de rahat olacak ve daha az ağlayacak. Onu çıplak göğsünüze yatırın, kalbinizin sesini, kokunuzu duysun. Işıkları loş yapın ve onunla konuşun.
Başkalarıyla değil, bebeğinizle ilgilenin çünkü o büyük bir değişim geçirdiği için korkmuş ve garip hissediyor. Yerçekimi, kıyafetler, yeni sesler her şey ama her şey onun için yepyeni ve korkutucu. Anne olarak sadece sizin göğsünüzde rahatlayacak, tabi siz de rahat ve stressizseniz…
YORUMLAR