Kimin hikayesi daha pozitif?

Bir doğumun mutlu ve güzel anılarla hatırlanabilmesi için illa normal mi olması gerekir? Eğer bu sorumun cevabı evet olsaydı normal doğum yapan bütün kadınların doğum hikayeleri pozitif olurdu.


Pozitif doğum hikayesi doğum şekli ne olursa olsun süreçten mutluluk, doyum ve pozitif duygularla çıkmaktır. Bu doğum normal de olabilir, sezaryen de… Yeter ki anne tüm gebelik ve doğum sürecinde desteklensin; objektif, doğru ve kaliteli bilgiye, ihtiyacı olan tüm tıbbi imkanlara ulaşsın, annelik yolunda kendini özel, önemli ve şevkat dolu ellerde güvende hissetsin. Doğum süreci bu tavırla gerçekleştiğinde pozitif anılarla hatırlanmaması imkansız gibi görünüyor.


Kadınların arasında da bir çekişme var. Ben doğurdum, sen doğuramadın. Ben doğal doğurdum, sen neden doğuramadın ki gibi eleştirel yaklaşımlar doğum süreci üzerinden ince ince sen başaramadın mesajı veriliyor. İyi anneliğe başlangıç doğumun şekline göre belirleniyor. Bu yargılama ile kadına en büyük kötülüğü yine hemcinsleri yapmış oluyor…


Oysa sezaryenle doğum yapan kadınların çoğunun çevreleri tarafından doğumdan, doğum sancısı çekmekten korkutulduğunu, destek alamadıklarını, hamilelik sürecinde doğru, kaliteli ve objektif bilgiye ulaşamadıkları, sürekli “bebeğe bir şey olacak, karar senin” sözleriyle ezilip sağlık sistemimizdeki sorunlar yüzünden sezaryene doğru yönlendirildiklerini düşünüyorum. Türkiye nüfus ve sağlık araştırma 2013 verilerine göre İstanbul’da sezaryen oranı %53 olarak tespit edilmiş. İnanılmaz bir rakam! Bu doğumların büyük bir çoğunluğu da özel hastanelerde doğum yapan anneler. Burası da irdelenmesi gereken çok önemli bir nokta…


Her doğumun kendine göre riskleri var. Bu riskleri yanlı ve taraf tutarak, kendi kafandaki en iyi doğum şeklini anneye empoze ederek sunarsan, karşındaki kadın da kendi bedeni ve bebeği için vereceği kararı senin yanlı bilgine göre verir.

Çoğu kadın hamilelik ve doğum öncesi süreçle ilgili doğru bilgiye sahip değil. Büyük bir çoğunluğu da doğum konusunu son trimestere kadar doktorlarıyla konuşamıyorlar. Benim gözlemlediğim kadarıyla çoğu doktor doğum hakkında konuşmak için son trimesterin gelmesini bekliyor. Bu durumda kadınlar doğru ve objektif bilgiye ulaşamıyor, doğum hakkında doktorlarıyla konuşamıyor, tercihlerini, düşüncelerini paylaşamıyor ve endişeleri günbegün büyüyor. Kulaktan dolma, yalan yanlış bilgilerle normal doğumdan uzaklaşıyorlar, korkularını büyüte büyüte son haftalara gelip doktorlarının ağızlarından çıkacak en ufak negatif sözcükle kolayca sezaryen olabiliyorlar. Aslında normal doğum yapabilmesi için tıbbi olarak hiçbir engeli olmayan kadınlar korkularından dolayı sezaryen olmayı seçiyorlar.


Sağlık Bakanlığı Doğum Eylem Rehberine göre sezaryen çok ciddi ve büyük bir ameliyat ve tıbbi olarak gerçekten gereklilik yoksa sezaryenden kaçınılmalı. Bu çok doğru ama annenin korkuları ne olacak? Bir kadın normal doğum yapmak istemiyorsa kimse onu buna zorlayamaz. Çünkü doğumu yapacak olan kadındır. Normal doğumu yapmaya zorlamak da kadın üzerinde travmatik sonuçlar doğurabilir. Burada iki yol var ya annenin korkularını gidermek için birşeyler yapmalı (ağrıyla başa etme yöntemlerini öğretmek, doğuma hazırlık kursları, doğum süresince kesintisiz destek, ev tipi doğumhaneler vs.) ya da sezaryen. Bu sonuca göre İstanbul’da %53 ile sezaryen seçeneğinin tercih ediliyor olması çok üzücü…

Anneler çocukları için hep en iyisini isterler

Ve bazen de gerçekten tıbbi nedenlerden dolayı sezaryen olmak zorunda kalınabilir. Normal doğum başlar ve bir nedenden dolayı ilerlemez, bebeğin kalp atışları bozulabilir. Plasenta previa, bebeğin doğum için uygun pozisyonda olmaması gibi nedenlerle sezaryen olmak anne ve bebek sağlığı açısından zorunludur. Bu durumda anne doktorunun doğru ve yeterli bilgilendirmesiyle kendi ve bebeği için en doğru kararı seçecek, içine sindirecek ve belki özgür iradesine bırakılsa seçmeyeceği bir şekilde bebeğini dünyaya getirecektir. Bu güçlü bir kadının öyküsüdür. Ciddi bir ameliyat olan sezaryen ile bebeğini dünyaya getirmeyi seçmiş anneler de doğumlarını pozitif anılarla hatırlayabilir, kendilerini güçlü hissedebilir ve diğer kadınlarla hikayelerini paylaşabilirler.

Hayat bazen bizlere beklemediğimiz süprizler yapabiliyor. Normal doğum hayalleri kurarken sezaryenden başka bir seçenek bırakmıyor. Bu nedenle kadınlar doğum şekilleri üzerinden kendilerini iyi anne, kötü anne, başarılı, başarısız olarak yargılamamalıdırlar. Ben derim ki o hikayenin sonunda sağlıkla doğan bir bebek ve sağlıkla doğum yapan bir anne varsa hikayenin bir yerinde mutlaka güçlü bir kadın ve pozitif anlar vardır.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.