Herkesin çatısı dar, kimsenin sütü yok!

Zorlu bir doğum süreciden sonra sabah ilk ışıklarını gösterirken evimin yolunu tutmuştum. Hastaneden çıktığımda her şey yolundaydı. Doğumhanede başlayan ten tene temas ve emzirme odada da devam etmişti. Anne de, bebek de bu zorlu yolculuğun yorgunluğuyla uykuya dalıyor, arada emme isteğiyle ağlayan minnak annesinin memesine yapışıyordu. Her şey olması gerektiği gibiydi. Evime gidip bütün gece uykusuz kalmanın ve doğumda destek olmanın verdiği yorgunluğun acısını güzel bir uyku çekerek çıkarttım.


“Sütün yok, bebek aç, bir doz mamadan bi’şey olmaz!”


Akşamüstü gibi anneyi aradığımda sesi hem yorgun, hem de sıkıntılı geliyordu. Odada başkalarının da olduğunu telefondan gelen diğer seslerden fark ettim. Ne olduğunu sorduğumda gelen giden herkesin, bebek hemşiresinin, odadaki akrabaların bebeğin aç olduğunu söylediğinden bahsetti. Sütü bebeğe yetmiyormuş çünkü bebek 4 kg doğmuş, ağlıyormuş, açmış, memelerinden sütün indiğini hissedemiyormuş, henüz bebeği çiş de yapmadığına göre sütü yetersizmiş. Telefonda çok uzun konuşamadık. Bunların hepsinin normal olduğundan, ilk gün zaten bir çay kaşığı kadar kolostrum geleceğinden bahsettim. Bunları anlatırken de telefonun diğer ucunda yaşadığı sıkıntıyı, sesindeki endişeden hissediyordum. Benim sözcüklerim yeterince güçlü ve yeterli gelmemişti. Sanırım o kadar “sütün yetmiyor, bu çocuk aç” baskısının yanında, benim her şey yolunda demem onu pek rahatlatamadı. İçimden yine aynı senaryo diye geçirmeden edemedim. Oysa hem kolostrum geliyordu, hem de bebeğin emme refleksi harikaydı. Tek eksik anneye yeterli olduğunu söyleyen güçlendirici sözcükler ve belki bebeğiyle biraz yalnız kalmak, emzirmekti. Ama onca kişi ‘bu çocuk aç, azıcık mamadan birşey olmaz, hem bebeğin biraz rahatlar’ derken, saatlerce doğumun yoğunluğunu yaşamış, uykusuz ve yorgun bir yeni anne nasıl direnebilirdi? Her şeyin olması gerektiği gibi mükemmel olduğundan nasıl emin olabilirdi?


Ertesi gün lohusa ziyareti için evlerine gittiğimde biraz şaşkın, biraz yorgun, biraz da uykusuz bir çiftle karşılaştım. Bebek evine geldiği ilk gece pek uyuyamamış, sürekli emmek istemiş, ağlamış durmuştu. Bir önceki geceden uykusuz olan çift, hastanede emzirme üzerine yeterli desteği ve güveni alamayınca çaresizliğe kapılıp gecenin bir yarısı çareyi eczane eczane mama aramakta bulmuş. Telaşlılardı ve onlara göre bir şeyler ters gidiyor gibiydi. Önce onları dinledim, sonrasında uzun uzun konuştuk. Yenidoğanların ilk idrar çıkışının doğumu takip eden 24-48 içinde olabileceğinden, ilk birkaç gün memeden süt değil kolostrum denen mucizevi, tamamen yeterli bir sıvı geldiğinden ve bebeğin kolostrumdan başka bir sıvıya ihtiyacı olmadığından bahsettim. Bebeklerinin ihtiyacı annesinin sıcacık göğsünde olmak, sesini duymak ve dilediğince memede kalmaktı. Bu dünyada daha çok yeniydi ve ağlamak kendini ifade edebilmenin tek yoluydu. Öyle diğer kadınların sorduğu gibi “memeden sütün indiğini hissediyor musun?” duygusunun zaten şu anda olmayacağından ve bence en önemlisi yenidoğanın ve “yeni doğuranın” ihtiyaçlarından konuştuk.


Tüm bu bilgiler hamilelik süresince öğrenilse de kucağında çığlık çığlığa ağlayan bir yenidoğan varken ve saat sabaha karşıyı göstermişken tek başına bir annenin “bu normal, ben yeterliyim, her şey yolunda, bebeğim iyi” diyebilmesi çooook zordur. Babaların da hamilelik süresince emzirme ve ailelerine yeni katılacak bireyin ihtiyaçları hakkında bilgi sahibi olması gerekir ki, anneye bu zorlu serüvende hem duygusal, hem de fiziksel destek sağlayabilsin.


İlk lohusa ziyaretim yaklaşık 2-3 saat sürdü. Bebek çok güzel emiyor, anne kendi başına güvenle emzirmeyi başarıyordu. Tüm anlattıklarım, bebeklerinin çiş ve kaka yaptığını görmeleri ve her şeyden önemlisi bu yaşadıklarının neredeyse her yeni anne ve baba tarafından da yaşandığını, hissettiklerinin, endişelerinin, ve korkularının son derece normal olduğunu benden duymalarının onları rahatlattığını düşünüyorum.

Bebeğim aç değil, sadece yenidoğan


En kolay geçen doğumdan sonra bile anneler şaşkın, hassas ve yorgun olabilirler. Aylarca güvenle içlerinde besledikleri, büyüttükleri bebekleri artık bedenlerinden ayrıldı ve artık onun iyi, sağlıklı ve güvende olması için ellerinden gelen her şeyi yapmaya hazırlar. Konu bebeğin sağlığı ile ilgili olduğunda da direnmek ve tek başına sorumluluk almak her babayiğidin harcı olmuyor. Herkes sana ‘bu bebek aç, senin sütün yetersiz’ derken karşılarına dikilip ‘hayır yanılıyorsunuz, bir rahat bırakın, bi’ gidin, gölge etmeyin’ demek oldukça zor. Bu nedenle babaların desteği, annenin yanında durmaları, güven vermeleri, negatif sesleri susturmaları oldukça önemli!


Bu ve bunun gibi o kadar çok hikaye var ki… Her yenidoğan aç, her yeni anne yetersiz, illa o mama verilecek! Aynen normal doğum isteyen çoğu kadının çatısının dar olması, bebeğin kanala girmemesi, 40. haftayı doldurması ama hala doğumun başlayamaması ve zaten beklenilemeyeceği için doğumu ilaçla başlatma zorunluluğu. Her şey yolunda gidiyorsa bile hiçbir şeyi doğal sürecine bırakamamak gibi bir arızamız olmuş da haberimiz yok!


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.