Yalan Dünya neden yalan oldu?
Hepimizin yalanlara ihtiyacı var. Bu yüzden hikayeler, romanlar okuyoruz. Bu yüzden filmler, diziler izliyoruz. Kendi gerçeklerimizden kaçıp içine yerleştiğimiz sığınaklar hepsi.
Bu yüzden okurken, izlerken görmemeyi tercih ediyoruz bazı şeyleri. “Olsun ya” diyoruz, “no’lacak". Kendi hikâyelerimizin, hayatın bizatihi absürtlüğü yanında naif buluyor, koruyoruz onları.
Bileğinde saat, tahta kılıç sallaya sallaya kaleleri fetheden yiğide, o yiğidin arkasından geçen belediye otobüsüne ses etmemişiz onca yıl. Birazdan yeni cariyeyle halvet olacak padişahın yatak örtüsündeki kat izlerine mi takılacağız? Durmuyoruz üzerinde, izleyip geçiyoruz.
Yalan Dünya’yı da biraz böyle izledik. Güne giderken ayakkabılarını bez torbada taşıyan “ev kızlarının sonuncusu”nun merak ettiğimiz annesi karşımıza viski sarhoşu olarak çıkınca hayal kırıklığına uğradık, ama üzerinde durmadık. Sit-com bu neticede. Ciddiye mi alsaydık?
Yeni sezonu beklerken biteceğini öğrenince şaşırdık. Çünkü reytinglerde gerilese de sadık bir izleyici kitlesi vardı. Reklamveren diziye yatırım yapmaya devam ediyordu. Bu da yayına devam etmesi için yeterliydi.
Dizinin bitme nedeni üzerine herhangi bir açıklama yapılmaması garipti. Ama asıl şaşırtıcı olan, dizinin senaristi Gülse Birsel’in hâlâ “Neden?” sorusuna bir açıklık getirmemiş olmasıydı. Kaçamadığı mikrofona her şey doğal akışındaymış gibi bir yanıt vermişti: “Final yapacağımız doğru, her şeyi tadında bırakmak lazım. Fakat bu, iki-üç bölüm sonra olacak bir şey değil. Dört sezondur devam eden bir proje bu. 100'üncü bölümün ardından böyle bir şey düşünüyoruz. Yani dizi ocak ayını rahat bir şekilde bulacak diyebilirim.” Takip eden günlerde ise Yalan Dünya’nın yayınlandığı kanalın gazetesinde köşesi olan Birsel şunları yazmakla yetindi: “Yalan Dünya bitiyor, evet. Planladığımızdan biraz erken oldu, hayalkırıklığı yaşadık, gelecek planlarımız aksadı, vesaire.....” Bu sözlerle başlayan yazısını, politik bir manevrayla, izleyici-okur mektuplarından “kahkahamızı kaybettik” alıntısı yapmak suretiyle Türkiye meselelerine odaklanarak tamamlamıştı: “Korkarım ‘Kahkahamızı kaybettik’, ülkede azımsanmayacak bir kesimin ruh halinin ifadesi. Ve bir komedinin final yapıyor olmasından daha derin ve hüzünlü bir alt metni, başka sebepleri var.”
İyi bir Türkiye analizi yapmış dizinin senaristi, ama Yalan Dünya’nın bitme sebebini açıklamamış.
Hayal kırıklığından bahsettiğine göre dizinin “tadında bırakmak” için bitirilmediği ve diziyi bitirme kararını kendisinin almadığı, bunun kendisine tebliğ edildiği açık. “Çok hızlı yazdığı" diziyi sattığı, “çok parasını almakla” övündüğü yapımcıya herhalde bunun nedenini sormuştur ve kendisine bir açıklama yapılmıştır. Aksi düşünülebilir mi?
Gülse Birsel’in sessizliğini neye yormalı?
Dizinin bitirilme sebebinin, reytinglerindeki düşüşten kaynaklandığını telaffuz etmek istememesine mi? Bu düşüşün senaryoya dokunacak sebepleri üzerine konuşmak istememesine mi? Dizi yüzünden medya grubuyla köprüleri atmak istemediğine ve hiç değilse gazetedeki köşe yazılarına devam etmek istediğine mi?
Buralara varmamın nedeni, dizi sürerken Birsel'in yazdığı bir yazı. “İnsanlar biraz tiyatroya gitse de ben de farklı şeyler yazabilsem” mealinde serzenişte bulunmuştu. “Yalan Dünya bitiyormuş” haberini duyduğumda aklıma ilk o sözleri geldi. Vakitsizlikten veya nakitsizlikten tiyatroya, baleye, operaya gidemeyen, ama okuduğunu anlayabilen bir kitle var neticede memlekette. İhtimal, bu kitle izlediğini de anlayabiliyor ve elinde bir kumanda var.
Gülse Birsel’in izleyicilerine ve okurlarına bir açıklama borcu yok mu?
Yalan Dünya’nın yalan olma hikayesinde huzursuz edici olan ve Gülse Birsel’in kredisini tıpkı dizinin reytingleri gibi düşüren bu suskunluğu. Dizinin yayından kaldırılmasını protesto eden kitlenin makul bir açıklama istemeyi boşverip onu alkışlaması, koruması karşısındaki tavrı yerli politikacıların tavırlarını anımsatıyor. Sevenlerine acıyarak hak veriyor ama vermesi gereken cevabı vermiyor.
“Sarışın zeki kadın açığını kapatan” Gülse Birsel, izleyiciyi okuduğundan emin gibi. Ama sonraki projelerinin uzun ömürlü olabilmesi için belki de ezberini bozmalı. Çünkü "izleyici" dediğimiz, esasen sandığa giden kitle ve sandıkta olduğu gibi reytinglerde de sürprizler yaratabilir. Yaratıyor da nitekim.
YORUMLAR