Pazar kahvaltısı

Pazar sabahları erken uyanıyorum. Uyursam hayat kaçacak sanıyorum. Bomboş sokaklarda yürüyorum. Gökyüzünü görerek yürümek güzel, ama hep önümü kollamam gerekiyor. Yere çöp atmayan insanların köpeklerinin artıklarını neden toplamadıklarını bilmiyorum.


Mahalledeki tek pasta dükkânı öğleye kadar açık. Bazen hemen içeri girmiyorum, gidip geliyorum, etrafında dolanıyorum, oyalanıyorum. Sonra bir parça bir şey alıp çıkıyorum. Pastacılardan yayılan kokuda şefkat var.


Kaldırımda ilerlerken yavaşlıyorum, çünkü açık pencerelerden erkencilerin kahvaltı kokusu geliyor. Yavaşlayıp posta kutularının üzerindeki isimleri okuyorum. İsimlerle kokuları, kulağıma çalınan dilleri de ekleyip, gözümün önüne getirdiğim dünya haritası üzerine yerleştirmeye çalışıyorum.


Pazar kahvaltılarının birleştirici, iyileştirici bir yanı var. O sabah sanki anneler daha az yorgun, babalar daha az sinirli, ergenler daha sevimli, çocuklar sahiden neşeli. Eğer pazar kahvaltıları olmasaydı, olduğumuzdan daha mutsuz olurduk. Eğer bütün hafta yaşadıklarımıza tahammül edebiliyorsak, pazar kahvaltılarındandır.


Hiçbir zorunluluğun, yükümlülüğün olmadığı, suçluluk duymadan kendini iyi hissetmenin serbest olduğu birkaç saatlik bir zaman dilimi.


Pazar sabahları erken uyanıyorum, çünkü pazar sabahının büyüsü birkaç saat. Öğleye, en çok on ikiye kadar. Sonrası dikenleşmiş saçlar, taksitleri bitmemiş takımlardan dağılan ütü kokusu, yapılmamış ödevler, banyoda ayıklanan bitler, loto kuponları elinde başka bahara ertelenen rüyalar. Eli kulağında pazartesinin acısını dibindekilerden çıkarmak. Pazar öğleden sonrası eşittir dar kapsamlı hayat muhasebesi: Ne yapıyorum? Yarın işe gitmesem ne olur? Yarın bu evden gitsem ne olur?


Pazar sabahları, çamaşır makinesindeki renkliler gibi bizi içinde döndürüp duran çarkın bahşettiği zaman dilimi. O da hepimize değil. Hayatımdan çalınmış saydığım birkaç yıl var mesela, pazar sabahları uyanıp işe gittiğim. Hayat o dönemde yeterince rezildi, bari pazar sabahları benim olsaydı. Ama geçip gitmişten pişmanlık duymanın anlamı olmadığını bana öğreten de o rezil dönem. Tecrübe etmeseydim, bugün pazar sabahlarıma sahip çıkmazdım.


Pazar sabahları erken uyanıyorum. Birkaç saat mecburiyetlerden muafiyet duygusu içine yerleşmek iyi hissettiriyor. Sadece bazen bomboş caddelerde yürürken önümü kollamak tuhaf. “Her zaman her yerde b.ka basma ihtimalin var Perihan” diyorum, sorun etmiyorum.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Gercekten pazar sabahlari aile icin ozel.ne guzel ozetlemissiniz.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.