Kadın dediğin iki memeli olur!
Afişi görünce aklıma Ajda Pekkan imzalı nevresim takımları geldi. Ünlüydü, güzeldi, erkekler onu beğeniyor, kadınlar onun gibi olmak istiyordu diye, ismini neye, nereye yapıştırsalar satacağını düşünmüşlerdi. Gelgelelim, kadınlar kocalarını onun adını taşıyan çarşaflarda yatırmak istemeyince hepsi depoda kalmıştı.
Hedef kitlesinin duygusal tahlilini yapmaya tenezzül etmeyen reklamcının hissizliği işte. Reklamcı körlüğü, ezberciliği. Hedef kitleyi, kalbi kazanılacak etten kemikten bir topluluk değil de, nişan alınacak bir yığın olarak görünce, çarşafların temiz temiz yataklara serilmek yerine depolarda çürüyüp gitmesi normal.
Bir göbek deliğiyle memenin üzerine yerleştirilmiş “Eksik olmayın!” lafını okuyunca afişte, Yaşar Kemal’in İnce Memed’deki sözünü hatırladım. “İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.”
Amaç, memelerinden hasta olmasınlar diye kadınları kontrole gitmeye teşvik etmek. Hedeflenen kitle, bütün kadınlar. Onlara erişmek için hazırlanan afişe seçilen söz Eksik olmayın! Hazırlayan, bir erkek. Birinci seçenler ortaya çıkmadıkları için kaç kişilerdir, cinsiyetleri nedir bilmiyoruz, ama kurulda en az bir erkek üye olduğunu tahmin edebiliriz.
Merak ediyorum. Bu işi yapan, onu yarışmaya göndermeden önce bir kadına gösterdi mi acaba, ne hissettiğini sordu mu? Ya işi birinci seçen kuruldakiler, aralarında neler konuşarak bu karara vardılar? Nesini çok beğendiler, nesinden çok etkilendiler de onu birinci seçtiler?
Memesinden hasta olan kadınlar “Biz eksik değiliz” dediler. Fakat afişin sığdığı dikdörtgenin içinde, memesinden hastalanmış kadınlara karşı terbiyesizlikten fazlası var. Hazırlayan da, birinci seçen kurul da aslında şunu demek istiyor: Kadınlar! Memelerinizi kontrol ettirin, hastalanırsanız onları alırlar, eksilirsiniz! Korkutma var, ama niye? Kadınlar kontrole koşsunlar diye mi, yoksa erkekler başka türlüsüne tahammül edemiyorlar, “Kadın dediğin iki memeli olur” diyorlar diye mi?
İki memeli, tek memeli veya memesiz kadınlarda uyandıracağı duyguyu düşünmeye tenezzül etmeyen aklın ürünü, akılların birincisi bir iş. “Öyle ol, böyle ol, zayıf ol, güzel ol, makyajlı ol, topuklu ol, dekolteli ol, seksi ol, tam ol” mesajlarından illallah etmiş çağın kadınına, bedeni, üstelik sağlığı üzerinden verilecek mesaj değil “Eksik olmayın!” Sıfır empati! Oysaki hazırlayan da, alkışlayan da bir an gözlerini kapayıp konunun meme değil de prostat olduğunu hayal etseydi, hayalinde canlandırdığı “ince yerlerine” bir değseydi, ortaya bambaşka bir şey çıkardı!
Neresinden tutsak orası elimizde kalan, baştan aşağı yanlış bir iş. Hazırlayanın özrü kabahatinden büyük, birinci seçenler ortaya çıkıp tek laf etmedi.
Halbuki bu olayı fırsat olarak görmek de mümkün. Kadınları anlamak için, kadınları anlama metotları geliştirmek için. Kadınları korkutmanın işe yaramadığını fark etmek için. Yanlışa ortak olunca gizlenmenin yakışıksız olduğunu görmek için. Meramını, elini uçkuruna götürmeden anlatmanın yollarını aramak, bulmak için. Hedef kitlenin nişan alınacak yığın değil, kalbi kazanılacak “duygu yoğun” bir topluluk olduğunu idrak etmek için. Gerektiğinde yaptığın işi yıkıp daha iyisini yaratmaya razı gelmeyi öğrenmek için.
Bir de... Özür dilemenin, dileyenden bir şey eksiltmeyeceğini tecrübe etmek için.
YORUMLAR