Huzurla uykuya dalmak…
Geçen haftaki yazımda küçük çocuklarda uykuya geçme zorluğu ve düzensiz uyku saatlerinin çocuk gelişimi üzerindeki olumsuz etkilerinden bahsetmiştim. Bu hafta ise geçen hafta sözünü ettiğim bu zorlukları yaşayan anne babaları rahatlatacak, huzurlu bir uykuya geçme düzenini oluşturmalarına yardımcı olacak bazı yöntemleri paylaşacağım.
Dünyaya gelişini takip eden ilk haftalarda henüz geceyle gündüzü ayıramayan bebeğiniz, üçüncü ayına geldiğinde yavaş yavaş kendine ait bir günlük döngü oluşturmaya başlar. Onun bu döngüyü oluşturmasına yardımcı olmak, daha uzun gece uykularına geçişini kolaylaştırmak için gündüz ve geceye ait aktiviteleri, gündüz ve gece ortamını farklılaştırmak gerekir. Uyku saatleri loş bir ışık, sakinleştirici hafif bir müzik, annenin alçak sesi ve yumuşak, yavaş hareketleri ile özdeşleşmeli. Uyku saati dışında kalan zamanlarda ise ortam aydınlık olmalı. Kışın günler kısaldığında ve hava erken karardığında uyku saati gelene kadar bulunduğu ortam aydınlık olmalı. Bebeğin yatağının oyun değil uyku alanı olduğu unutulmamalı. Güne aydınlık, ses ve canlılık geceye ise loş bir ışık, sessizlik ve sükunet hakim olmalı. Loş ışıklı odasına giren bebek, uyku saatinin yaklaştığını hissetmeli ve uykuya geçmeye hazırlanmalı. Annesinin yumuşak, alçak ses tonu ve sakin hareketleri oyun zamanının bittiği, uyku saatinin geldiği mesajını vermeli.
Bugün pek çok uzman bebeklikten itibaren doğru ve sağlıklı uyku alışkanlıkları geliştirebilmek için anne babaların uygulaması gereken farklı yöntemler önermekte. Ortak hedefi bebeğe kendi kendine uykuya geçme becerisini kazandırmak olan bu yöntemlerin hemen hepsi her akşam tekraralanan bir uyku ritüelinin önemini vurgular. Bebeğe uyku saatinin yaklaştığını hissettiren bu ritüel, bebeğin banyoyla rahatlamasını, banyo sonrası giydirilirken yumuşak bir masajla okşanmasını, uyku müziğini, annenin söylediği bir ninniyi veya bebeğin yatağına asılan pastel renkli mobilin yavaş hareketlerini içerebilir. Bebek biraz daha büyüdüğünde bu ritüele diş fırçalama, kitap okuma da eklebilir.
Uyku ritüelini sağlıklı bir uykuya geçme sürecinin ayrılmaz parçası olarak gören pediatrik uyku uzmanlarından Dr.Richard Ferber her akşam uygulanan bir rutinle bebeği uykuya hazırladıktan sonra annenin bebeği yatağına yatırmasını ve odadan ayrılmasını öneriyor. Ferber Metodu'nda anne bebeği yatırdıktan sonra birkaç dakika aralıklarla odaya geri dönerek ağlayan bebeği rahatlatmalı, ona yalnız olmadığını hissettirmeli, fakat onu kucağına almamalıdır. Ferber’e göre bu yöntem istikrarlı olarak her akşam uygulandığında bebek ağlasa dahi yatağından alınmayacağını öğrenir ve kendi kendini rahatlatarak uykuya geçme becerisini kazanır. Bebeğin uyuma sürecinde anneye bağımlılığını önemli ölçüde azaltan bu yöntem, kimileri tarafından etkili bulunurken kimi çocuk gelişimi uzmanı tarafından da eleştirilmektedir. Bu uzmanlara göre Ferber Metodu bebeği terkedilmişlik duygusu içinde bırakır ve güven duygusunun gelişimini olumsuz etkiler.
Bir başka uzman, Dr.Bill Sears da Ferber’in ağlatarak uyutma metodunu özellikle ilk altı ay süresince kesinlikle uygulanmaması gereken bir yöntem olarak değerlendirir. Dr. Sears her bebek için geçerli olan tek bir uykuya geçme yönteminin olamayacağını savunur ve annelerin kendileri ve bebekleri için en etkili yöntemi ancak yine kendilerinin belirleyebileceğini vurgular. Sears’a göre anne bebeğin uykuya geçme sürecinde onu rahatlatan teknikler uygulayarak ona destek olmalı, oun yanında olmalıdır. Anne bebeğini rahatlatan tekniği doğumdan itibaren onun uyku sürecinin bir parçası olarak keşfeder. Bu teknik bebeği kucağa almak, sallamak, emzirmek veya ona şarkı söylemek olabilir. Bu yaklaşıma göre bebeği bir kere yatağa yatırdıktan sonra ağlasa da onu kucağına almayan, sadece yanına gelip sırtını okşayan bir annenin bebeğini hangi yöntemin rahatlatacağını ve uykuya geçmesine yardımcı olacağını keşfetmesi mümkün olamaz.
Bebeğin kendi kendine uykuya geçmeyi öğrenmesini sağlayacak en doğru yöntem hem anne sıcaklığı ile onu rahatlatabilmeli hem de uyuyabilmek için annenin varlığına bağımlı olmamasını sağlayacak sınırları içermelidir. Bebeğinin diğerleriden farklı olduğunun bilincinde olan anne onun için en doğru dengeyi kurabilmeli, rahatlatama ve sınır koyma arasındaki ince çizgiyi belirleyebilmelidir.
YORUMLAR