Müjde!

Güzel haberlerim var!


Melekler yine yardıma koştu, eş dost arkadaş imdada yetişti, bilgi toplamak üzere seferber oldular, bilgiler akmaya başladı, şirket sahiplerine bir kaynaktan ulaşmaya, aracı insanlara halimizi kısaca anlatmaya çalışırken, bir başka kaynak aracılığı ile Solarus enerji şirketinin ortaklarından biri olan Atalay beyin iletişim bilgilerine ulaştık. Dün sabah duamı ettim ve açtım telefonu, halimizi özetledim. Beni güzelce dinledi ve açıklamalarda bulundu. Sonra da –santralin kurulduğu yerdeymiş- bahçemize davetimi kabul edip geldi, kısaca anlattıklarını detaylandırdı. İşte yeni haberler, ilk ağızdan bilgiler:


Şirket sadece santral yeri ve kurulumu için yatırım yapıyor, güzergâhın seçiminden direklerin kurulumuna kadar her türlü projeyi orman işletmesi ile işbirliği halinde, bölgenin elektrik dağıtım şirketi yapıyor.


Yüksek gerilim hatları yüklü miktarda elektriği uzak mesafelere iletmekte, Orta gerilim hatları da bu elektriği kullanılabilir hale getirmek üzere dağıtmakta kullanılırmış. Ve bizim burada kullanılacak sistem işte bu orta gerilimmiş, gücü 11 Megawatt imiş,


Orta gerilim hattı şehirde olsanız kapınızın önünden evinize elektrik getiren hatmış, yüksek gerilim hatlarındaki gibi vınlama yapmazmış, teknik bir terim olan “atlama” da yapmazmış, bu terim elektrik potansiyelinin sivri uçlara atlama eğilimi imiş, dolayısıyla yüksek gerilim hatlarındaki gibi yangın riski de söz konusu olmazmış.


Biz bu hatlardan evlerimize elektrik alabilirmişiz, bunun için 6-7 evlik bir kapasiteye sahip 25 kV’lık bir trafo işimizi görürmüş. (Bu konudaki teknik detayları ve bize olası maliyetlerini mühendisleri öğrenip bize aktardı, trafo 1900 dolar, direk ve işçilik 5000 lira, pano ve proje de 5000 lira tutarmış.)


Direkler öyle birilerinin söylediği gibi 50 metrelik değil, 12 metrelik olanlardan imiş, büyük ihtimal bize göre yokuş aşağı bir yerde olduğu için görmeyecekmişiz.


Güneş santrali için kullanılan panellerin hücreleri yurtdışından geliyormuş, bu iş için kiraladıkları bir fabrikada panel haline getiriliyormuş, yedek panellerinden bize hediye edebilirlermiş birkaç tane, güçleri bizdekilerden fazla imiş bu panellerin. Böylece akülere gerek kalmaksızın on-grid sistemle, güneş varken sisteme verip akşam ihtiyacımız olduğunda aldığımız elektrikle daha rahat yaşayabilirmişiz, bunun için özel bir saat takılıyormuş, sisteme verdiğimiz ve aldığımızın bakiyesi ne ise onu ödemek durumundaymışız sadece. Bu seçeneği duyuyorduk da, yaşayabileceğimizi bilmiyorduk doğrusu.


Haftaya mühendislerini yollayacakmış bize için en uygun sistem konusunda çalışma yapmaları için.


Ohh! Şükür Allahım!


Neredeyse 7,5 yıldır kullandığımız güneş elektriği sistemi bizi son yıllarda, özellikle de kış aylarında zorlarken sistemi iyileştirme planları yapmaya başlamıştık, Sümeyra ve Kemal’in Flora’ya taşınmalarıyla birlikte kış için enerji ihtiyacı daha bir öncelikli hale gelmiş görünüyordu zaten, şimdi bir de heyecanla beklediğimiz bebek var, Sümeyramız iki aylık hamile, flora da kim bilir nelere gebe? Bebek olunca çamaşır makinesi de büyük ihtiyaç olacak.


Dün yukarıda yazdığım bilgileri dinlerken içimde bir şeyler ferahladı, sınırlı kullanabildiğimiz bir sistemden elektriğin 24 saat kullanılabilir olduğu bir sisteme geçiş yapma olasılığı iyi geldi doğrusu.


Buzdolabı ritüelimizi biliyorsunuz, ara sıra yazıyorum, güneşi gözle, invertöre bak, akülerin doluluğunu kontrol et, buzdolabını çalıştır, güneş gidince de bir süre sonra buzdolabını kapat. Bir de bunlara dolabın kapağını en kısa süre açık tutmak için üç hareketi bire düşürme egzersizlerini de eklemeliyim.


Bir de yanımızda bir süre zaman geçirenlerin, eş-dostun şahit olduğu çamaşır yıkama ritüelimiz var, kirli çamaşırları katlayarak biriktir ki az yer kaplasın, çünkü çok var, en gerekli olanlarını ayır, eş-dost-arkadaşa giderken sor, müsaitler mi, birkaç makine çamaşır da yıkayabilir miyiz, çünkü eko-davranış bunu gerektirir, olmadı pazara giderken çamaşırhaneye torba torba çamaşır taşı, yıkananları katla getir, çünkü ütü yapmıyoruz, bazen neredeyse 5 makinelik çamaşırı cambazlıkla as, kurut, katla, kaldır. İşte böyle bir ritüel.


Birden bunlarsız bir hayatın da mümkün olduğu bir hayat canlandı gözümde, daha bir hafifledim.


Babamı yanımıza getirdiğim zaman, “ahh keşke bir yıl önce gelseymişim, elim ayağım tutarken” dediğinde içimden de dışımdan da “elektrik gelsin artık!” diyerek bir şeyleri hareketlendirmiştim, elektrik olsa dizilerini bilgisayardan rahat rahat izler, internette zaman geçirirdi, bedeni çok hareket edemese de çok aktif zihne sahip, 88 yaşındaki bir insandan söz ediyorum, 17 gün yaşayabilmiştik birlikte.


İsyan bazen, hemen değiştiriyorum, çoğu zaman işe yarıyor, derin arzunun arşa yükselen bir enerjisi var sanırım, evrende yankılanıyor ve yakınlaşmaya başlıyor o arzu nesnesi, burada arzu nesnesini acil ihtiyaç olarak değiştirmekte fayda var. Yardım istemek de benzer etkiyi yaratıyor. Daha da öncesi var hatta, herhalde 5 yıl kadar önceydi, “elektrik gelsin, su da gelsin, o da gelsin, bu da gelsin” diye şarkı bile yapmıştık! İşte bunlar hep büyü.


Velhasıl kelam, öğrendiğimiz bir süreç oldu bu konu hakkında bilgilenme ve çare arayışı ile geçirdiğimiz zaman. Ben de kendi adıma çok şey öğrendim.


İlk duyduğum anda “dur bakalım bunda ne hayır var, bunun da vardır bir armağanı, belki de elektrik yakınımıza gelmiştir” hislerimin doğruluğunu görmüş oldum, derinde hissettiğim “iyi bir şey olabilir bu, sakinlikle bak, yukardan bakınca ne görünüyor ona bakalım” dürtüsünü izleyip ani ve fevri davranışlar içine girmeme hallerimizi tebrik ediyorum. Çoğunuzun da kalbine doğmuştu zaten hayırlı bir süreç olacağı.


Korku geliyor insanın kalbine tabii, yine de sakinlikle davranmak, paniği önlediği gibi işaretleri takip edip doğru zamanda doğru hareketi gerçekleştirmeye de yardım ediyor.


Her şeyin hayırlısını diliyorum, hepimiz için. Her şer gibi görünende de bir hayır olduğunu, çabuk karar vermemenin hayrını bir kez daha görmüş oldum, tüm darlananlara da ferahlık diliyorum tez zamanda.


Flora’daki bu yeni enerji çoğalması “içeride ne varsa dışarıda da o görünür oluyor”un sağlaması oldu bana.


Çaresizliğin içinden çare çıktı, enerjisizliğin içinden de enerji! Umarım tüm enerjiye ihtiyacı olanların yolu da böyle güzellikle açılsın, krizler fırsatlara dönüşsün.


Bu süreçte bizi gözeten tüm dostlarımıza kocaman bir teşekkür daha. Siz olmadan olmazdı. İyi ki varız hep birlikte.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.