Hayatım sen aklını yorma ben hallederim
Kendimizle ilgili nasıl hissettiğimiz, kendi hakkımızdaki düşüncelerimiz, kendimizle ilgili yargılarımız ile sevgililerimizle ilişkilerimiz arasında bir bağ var. Çoğumuzun, çok uzun yıllar bu bağın farkında olmadan, kendimizi de hayatımızdakini de yediğimizi ve tükettiğimizi düşünüyorum. Hayatımızı paylaştığımız kişinin önceleri rahatsız, giderek sinir olduğumuz, uzun vadede katlanamadığımız çoğu söz ve davranışı, bizim kendimizle ilgili tanımlarımızın bize yansımasından başka bir şey değil. Bunu bir kere anlasak, kabul etsek, şahsımıza dair aklımızdan geçirdiklerimizi, benimseyip doğru kabul ederek inanca dönüştürdüğümüz fikirleri değiştirsek, aslında onun söz ve davranışları da yeniden şekil alacak.
Yeterince zeki olmadığımıza inanmışsak, ağzımızdan şu sözler çok sık çıkar meselâ. “Salak ben!” “Benim aptallığım!” Böyle söylüyorsak, o, bizim fikrimizi almaz çoğu kez, kendi kendine karar verir. “Hayatım sen aklını yorma, ben bir yol bulurum.” “Tatlım, sen güzel aklını yorma, ben onu çoktan düşündüm.”
Asla yeterince iyi olduğumuza inanmıyor, hep yanlış yapmaktan korkuyorsak aklımızdan şöyle geçiririz. “Bilmiyorum ki becerebilir miyim?” “Yaptım ama hiçbir şeye benzemedi.” Karşılığında o bizi engeller. “Bana bırak, ben hallederim.” “Bırak senin yapacağın iş değil.”
Sözümüzü dinletemediğimizi, bir türlü saygı duyulan biri haline gelemediğimizi, başkalarının bizi kullandığını düşünüyorsak kafamızda tekrar ederiz. “Konuşuyorum ama dinlemiyorlar.” O halde ondan da ses çıkmaz ya da mırıldanır: “Hı? Ne dedin?”
“Herkes beni güdüyor” diye başkalarının bizi kullandığından dert yanıp duruyorsak, o da bizden çok şey ister: “Sen şu işi de halledersin değil mi?”
Güzelliği, zarafeti fiziksel inceliğe indirgediysek, ondan “Biraz kilo versen iyi olur” lafını işitiriz. Kendimizi seksi bulmuyorsak, getirdiği tuhaf iç çamaşırlarını giyip karşısında dans etmemizi ister.
Kendimizi çok eleştiriyorsak o da her sözümüze, tavrımıza, yaptığımıza bir kusur bulur. “Öyle değil de böyle deseydin.” “O nasıl hareket öyle? Sana hiç yakışmıyor.” “O öyle yapılmaz, dur geliyorum.”
Kendimizi aptal, beceriksiz, kilolu, sözünü dinletemeyen, saygı duyulmayan, güzel ve seksi olmayan biri olarak tanımladığımızda, yaptığımız tanıma uygun davranırız. Güvensiz, tedirgin, kendine inanmadığı için gerektiğinde kendini savunamayan, beğenmediği için bedenini saklayan biri nasıl tavır ve davranışlar sergilerse o tavır ve davranışları sergileriz. Hepimiz başkaları hakkında, tavır ve davranışlarına bakarak bir değerlendirme yaparız. En yakınımızdaki insan da hakkımızda buna göre bir fikre sahip olur. Bu fikir, bize karşı davranışlarını şekillendirir.
Ona kırıldığımızda, onunla tartıştığımızda, onu suçladığımızda dönüp kendimize, içimize bakmalıyız. Onun yanlış bulduğumuz sözü, tavrı ile bizim kendimizle ilgili hislerimiz, düşüncelerimiz arasındaki bağı fark etmek için.
YORUMLAR