40 dakika ders 5 dakika teneffüs olur mu?
Ladin bu sene ilkokula başlıyor. Daha önce de çok sayıda okul seçme kriterleri ile ilgili yazılar yazmış olsam da şimdi sürecin tamamlanıp gerçeklerle yüzleşildiği noktada, bazı kriterleri atladığımı anlıyorum. Bu yazı ilkokul seçimi üzerine bir yazıdır ve yolun sonunu görmüş bir ‘şimdiki aklım olsaydı’ bilgeliğinden hareketle yazılmıştır.
Şimdiki aklım olsaydı okul görüşmelerinde yöneticilerden isteyeceğim ilk şey; ilkokulun her bir sınıfının ders programı olurdu. Seçim yaparken, bunu sormak hiç aklıma gelmemişti. Okulun felsefesi üzerine size anlatılan hemen her şey günün sonunda laf salatası olarak kalıyor. Ama ders programları yalan söylemiyor! Öğretmenin, yöneticinin ne dediği önemli değil, okulun felsefesi önemli değil, öğretmenin tecrübesi önemli değil... Ders programı önemli! Çünkü okulun nasıl bir okul olduğunu ders programı ayan beyan anlatıyor.
Bundan ne kastettiğimi anlatmaya çalışayım. Bence veli-okul eşleşmesi son derece kişiye özel. Yani iyi okul yok, size uyan - uymayan okul var. Dolayısıyla çocuğunuzu sınavlara hazırlamak ve okul kazandırmak istiyorsanız yazının devamı sizin için bir anlam ifade etmeyecektir.
Ama benim gibi sınavla işi olmayan, çocuk çocukluğunu yaşasın mutlu olsun, öğrenmekten soğumasın diyen veliler de ne yazık ki bugünlerde gafil avlanır oldular. Çünkü yukarıda saydığım argümanlar popüler olmaya, geçer akçe haline gelmeye başladı. Öyle olunca okullar şık görünen bu argümanları felsefelerine monte ediveriyorlar. Ama sonra tabii ki ne yardan ne serden vazgeçemedikleri için, ortaya broşürde farklı - uygulamada farklı okullar çıkıyor.
Broşüre değil ders programına bakarsanız daha gerçekçi bir bilgi edinmiş olursunuz. Çocuğun mutluluğunu önemseyen, yaratıcılığının, öğrenme hevesinin üstüne titreyen okulun ders programında 5 dakikalık teneffüs olmaz. 6 yaşındaki çocuk 40 dakika Türkçe dersi görüp, 5 dakika teneffüs yapıp, ardından 40 dakikalık İngilizce dersine girmez.
Bu programın içine ne koyarsanız koyun, o çocuk öğrenmeden soğur. O 40 dakikada ağzınızla kuş tutsanız bana göre hiçbir yararı yoktur. Dünya üzerinde en tutkulu olduğunuz konu hakkında size 40+5+40 diye bir program yapsalar, kısa bir süre içinde ayaklarınız geri geri gitmeye başlar.
Kuşkusuz arada 15 dakikalık uzun teneffüsler de koyuyorlar. Bana göre çok çok yetersiz. Bizim de ilkokulda böyleydi, 33 yıl geçmiş, hala aynı anlayış devam ediyor üstüne bir de 30-40 bin lira bayılmak gerekiyor.
Benim durduğum yerden bu durumu anlamak mümkün değil. Bu çocuklar günde 8 ders değil 6 ders yapsa serbest oyun zamanları 1.5 saat artsa, adım gibi eminim, bir yılın sonunda çok daha fazla şey öğrenmiş olurlar.
Ama her nedense okulla oyun bu ülkede bir türlü bir araya gelemiyor. En güzide okullarda bile çocukları serbest bırakmak zaman kaybı sayılıyor. İsteyenin dinlendiği, isteyenin tırmandığı bir serbest alan bir türlü açılamıyor.
Sonra bakıyorsunuz broşürlerde bir takım profesör isimleri. Alengirli felsefeler...
Şu andan itibaren bana anlatılan hiçbir eğitim felsefesini akademik zart zurtu dinlemem. Tek bir sorum var: Teneffüsler kaç dakika arkadaş? 5 mi? O zaman çekilebilirsin.
YORUMLAR