İki ensest hikâyesi
Kadın avukat. Bugün 45 yaşında. Fidel Castro’nun gençlik aşkı annesi kamu hukukunun önemli isimlerinden, feminist. Babası Sınır Tanımayan Doktorlar’ın kurucularından, politikacı. İlişkileri yürümemiş, boşanmışlar. Annesi başka biriyle evlenmiş, bir anayasacıyla. Ağabeyi, kendisi ve ikizine, iki de kardeş katılmış. Annesinin pek sevdiği şair Pablo Neruda’nın ülkesi Şili’den gelen evlatlıklarla kocaman bir aile olmuşlar. 7 Ocak’ta yayımlanan kitabının ismi buradan geliyor: “Büyük Aile”
Neden otuz yıl beklediğini ve bu kitap aracılığı ile anlatma gereği duyduğunu soran muhabire şöyle cevap veriyor: “Yazmayı tercih ettim. Çünkü artık susamıyordum.” Kitapta anlattığı, üvey babasının ikiz kardeşini taciz ettiği. Kardeşinin kendisine açılmasını, onun sözleriyle aktarıyor: “Sırrımı sakla. Ben ona söz verdim. Sen de bana söz ver. Konuşursan ölürüm. Çok utanıyorum. Ona hayır demem için bana yardım et.”
Sözünü tutuyor, ikizi bir gün olanları annesine anlatmaya karar verene kadar. Otuz üç yaşını doldurduğu yıl, 2008’de, annesi onu dinledikten sonra şu karşılığı veriyor: “Biliyorsun, pişman. Hem bu anal seks değil. Sonuçta oral seks çok farklı.”
Annesi bu sözler üzerine söz söyleyemez, hayatta değil. Ancak üvey babası, röportajı yayınlayan derginin sorularını cevaplamayı reddetti. Röportajın ve kitabın yayınlanmasından bir gün önce, başkanlığını yürüttüğü Siyaset Bilimi Ulusal Kuruluşu’ndan ve Paris Siyasi Araştırmalar Enstitüsü’ndeki görevinden istifa etti.
Ensest hikâyesini yazan avukat, Camille Kouchner. Üvey babası Olivier Duhamel Fransa’da saygın bir hukukçu, politikacı. “Saygınlık” konusuna açıklık getirmek için, son otuz yıldaki faaliyetlerini sıralayan Le Monde gazetesinin andığı birkaç unvanı daha: Anayasa Konseyi Başkanı Danışmanı, Anayasa Değişikliği Danışma Komitesi üyesi, Avrupa Parlamentosu Üyesi.
Fransa şimdi bu olayı konuşuyor. Ve bu olayla beraber ülkedeki ensest konusunu. Kitabın (La Familia grande) yazarıyla röportaj yapan haftalık haber dergisi L’Obs*, Fransa’da ensest konusu üzerine bir dosya hazırladı. Yapılan son araştırmaya göre (Ipsos’un Kasım 2020 raporu), ülkede ensest oranı yüzde 10. Yıllardır bilinen, izlenen bu aile içi gerçeğin Ceza Kanunu’na dahil edildiği yıl ise 2016.
Fransa basınında bir hukukçunun üvey oğlunu taciz ettiği haberlerinin yayınlandığı 7 Ocak günü, Türkiye basınında da bir çiftçi ve besicinin öz kızının iki yaşındaki çocuğunun babası olduğunun DNA testiyle ispatlandığı haberleri yer alıyordu. Olay, ablasının yaşadıklarını bilen ve babasının tecavüzünden korkan küçük kızın evi terk etmesiyle ortaya çıkmıştı. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu'nun 2017'de yayınladığı rapora göre Türkiye'de ensest oranı yüzde 40. Türk Ceza Kanunu'nda ensest konusu tanımlanmıyor. Aile içi cinsel tacizle suçlananlar ve aile bireylerinden birini (veya daha fazlasını) taciz eden suçlular, Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor.
Rakamlara bakarak Türkiye'de durumun daha vahim olduğunu söyleyebiliriz. Ancak ensesti anlamak ve sebepleriyle beraber ortadan kaldırmak istiyorsak bunun ötesine geçmemiz gerekir.
Üzerine konuşabilmemiz, yazabilmemiz, araştırma yapabilmemiz ilk gereklilik, tabu olmaktan çıkarmak için. Bu, "ensest" ve "ensest kapsamında taciz" kavramlarını ayrı ayrı, açıkça tanımlamayı kaçınılmaz kılıyor. İkincisi, bu gerçeği coğrafya, kültür, eğitim düzeyi çerçevesine sığdırmanın mümkün olmadığını kabul etmek. Bir ölçüde aşama kaydettiğimizi düşünüyorum. Üzerine konuşabilmek, rakam telaffuz edebilmek hiç azımsanacak gelişmeler değil. Ancak ensest mağdurlarına psikolojik destek konusunda yol almaya ihtiyacımız olduğu açık. Ensest kapsamındaki tacizleri, Ceza Kanunu'na dahil etmemiz de kaçınılmaz. Fakat suç olarak ele alınmasının yetmeyeceği de bir gerçek. "Ensest ilişkiye girme ihtiyacı duyma sebepleri"ni anlamamız da gerekiyor. "Ensesti" cezalandırarak "ensest tacizlerini" ortadan kaldıramadığımıza göre, durumla baş edebilmek için sebeplerini anlamak durumundayız. Bunun için psikolojik boyutlarını tartışmamız, aile içi tacizin failleri üzerine uzman ekipler yardımıyla araştırmalar yürütmemiz şart.
Türkiye için uzak hedefler olduğuna inanmıyorum. Ensest evrensel bir tabu. Önümüzdeki yıllarda uluslararası kuruluşlar seviyesinde ele alınacağını da sanıyorum. Şimdilik kendi ensest sorunumuzu kendi aramızda konuşmak için birbirimizi cesaretlendirmeye devam edelim.
*L'Obs, 7 Ocak 2021, No 2932
YORUMLAR