“Paylaştım, görmedin mi?”
Şimdi aslında işi sosyal medya olan birinin bundan şikâyet etmesi ne kadar ters, farkındayım. Amacım sosyal medyayı kötülemek değil. Severim kendisini bildiğiniz üzere. Sadece kullanırken “her zaman her şeyin oradan yapılamayacağını, her paylaşılanın görülmediğini” anlatmak istiyorum.
Ayrıca çuvaldızı kendime de batıracağım. Mesela doğum günü organizasyonları için Facebook’ta grup açmış biri olarak, kendime laf etmeden olmaz. Çağırıyorsun da insanları herkes Facebook’una bakmak zorunda mı? Sosyal medyaya girmek zorunda mı? WhatsApp neyine olmuyor? E onda da grup açınca insanlar rahatsız oluyor. Haklılar! Neden tek tek aramıyoruz? Tek tek ara, tek tek mesaj at. Eskiyi düşünün. Davetiye hazırlardık. Bir de telefon zincirleri vardı. Ben Ayşe’yi arardım, Ayşe Zeynep’i, Zeynep başkasını… Ne güzeldi o telefon zincirleri…
Yine Arkın’ın doğum günü yaklaşıyor, yine organizasyon topunu bana atacak, yine telefon başına yapışacağım. Bu da ayrı bir yazı konusu ama bizim bey sanki her yaşı 18’miş gibi kutlar. Organizasyonu da hep bana bırakır. Az kişi gelirse bozulur falan. Komik insan. Bir de bir hafta sürer kutlamaları. Başlar geri sayıma. Geçen sene doğum gününün ertesi sabahı Irmak “Oh be bitti artık. Doğum günüm diye bana artık sırt kaşıtmayacaksın. Ohhhh” demişti.
Neyse… Başlıkta dediğim gibi, “paylaştım görmedin mi?” sözü çok kullanılmaya başlandı. Mesela bir arkadaşımın hasta olduğunu öğreniyorum, arayıp “kusura bakma haberim yoktu” diyorum, “e ama paylaşmıştım” diyor. İyi de ben görmedim ama.
Ya da bir haber verilecek, sosyal medyadan yazılıyor. Tamam, birçok kişi görüyor da herkes değil. Hani günlerdir konuşuluyor ya “algoritma değişti” diye. Evet, değişti. Gerçekten göremiyorum takip ettiğim kişilerin gönderilerini. Takip ettiğim kişilere akrabalarım da dahil haliyle. Herkese teker teker de bakamıyorum. Sonra başlıyor küsmeler.
“Paylaştım görmedin.”
“Paylaştım yazmadın.”
“Paylaştım beğenmedin.”
“Bir arayıp sormadın.”
E bana da soldan soldan geliyorlar bu durumda. Hep söylüyorum ya sitem edilince bunalıyorum diye. Hah işte aynen ondan. Dışarıdan görünen şu sanırım. “Bir kadın var. Bu kadın sürekli bilgisayarın başında. Telefon da hep elinde. Kim ne paylaşsa anında görüyor. Bak bir de utanmadan cevap yazmıyor.”
Oysa durum öyle değil işte. Görmüyorum, görmüyoruz. Hatta bazen etiketlensek de görmüyoruz. Çünkü telefon elimizde değil ki sürekli. Olmasın da zaten mümkünse!
Geçen gün katıldığım bir programda soruldu: “Sosyal medya ve çocuk, aynı anda yürütebiliyor musunuz?” Çocuğum yanımdayken telefon sürekli elimde değil ki. Paylaşım yaptıysam da takip etmiyorum. Elimde telefonla oturursam kızımın yanında, o zaman güzel zaman geçiremeyiz ki. Evdeysem bilgisayar başında görüyor, haliyle tabii, ama şu telefonu ne kadar az görse o kadar iyidir. Baba kız TV izlerken bile iş yapacaksam telefonla odaya kaçıyorum. Her saniyeyi fotoğraflamadığım gibi, bolca güzel anı yakalayamadan kaçırıyorum. Hafızaya yazıyorum… En önemlisi de o zaten. Çocuklar da hafızaya yazmıyorlar mı?
İşte bu nedenle de “paylaştım görmedin mi”yi anlamıyorum. Ve gerçekten herkes, her şeyi göremiyor. Kimse kimseye sitem etmesin, küsmesin artık. İş küsmeye gelince ooooo hepimizde öyle çok neden var ki…
Bu arada telefon meselesine geri gelmek istiyorum. Bu sayede belki işte daha az zaman geçirip çocuğumuzla daha çok olabiliyoruz ancak işte bizi kilitlediğini hissediyor musunuz siz de bazen? İş için gelen bir e-mail, bir mesaj. Sanki herkeste anında cevaplanması gerek hissini uyandırmıyor mu? Mesai hiç bitmiyor sanki. İş durmuyor.
Şöyle bir çözüm buldum ben. WhatsApp bildirimleri hafta sonu kapalı. Mesaj gelse de biplemiyor. Bende “hemen cevap vermeliyim” hissi uyandırmıyor. Oyun da yok telefonda. Boş kaldığımda elim gitmesin diye. Gidiyor çünkü. Nereye gidersem gideyim, yanımda da iki kitap var. Biri biterse hemen diğerine başlamak için. Eskisi kadar çok kitap okuyabiliyorum artık.
Siz ne sıklıkta telefonu elinize alıyorsunuz?
Bir de size de “paylaştım, görmedin mi” mesajları geliyor mu? Cevabınız “evet” olursa sevineceğim, “yalnız değilmişim” diyeceğim…
YORUMLAR