Bir temel hak kısıtlaması olarak müzik yasağı
Anayasa madde 13 der ki “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
Hukuki terimlere boğmadan kısaca bu ilke kapsamında müzik yasaklarından bahsetmek isterim. Neden hukuka aykırı ve ne yapabiliriz?
Hukuka aykırı derken kastımız elbette ki hukuk kuralları. Normlar hiyerarşisinde en üstte Anayasa gelir. Hiçbir düzenleme Anayasaya aykırı olamaz.
Bildiğiniz üzere pandemi kısıtlamaları kapsamında başlayan ancak pandemiye dair tüm kısıtlamalar kaldırılmış olmasına rağmen kaldırılmayan bir kısıtlama var o da müzik yasağı. Bulaşıcı hastalığın yayılması ile doğrudan bir bağlantısı olmadığı halde bu gerekçeye dayandırılmış olması halihazırda yeterince anlamsızken, tüm kısıtlamalar kaldırılmış olmasına karşın bu kısıtlamanın devam ediyor oluşu da ayrıca düşündürücü.
Öncelikle Anayasa kapsamında temel hak ve hürriyet nedir onu kısaca değerlendirelim. Müzik dinleme, müzikli mekânda eğlenme bir temel hak mıdır? Evet temel haktır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi dahi der ki “Herkes, topluluğun kültürel yaşamına özgürce katılma, sanattan yararlanma ve bilimsel gelişmeye katılarak onun yararlarını paylaşma hakkına sahiptir.”
Bu maddenin bizim Anayasamızda da paralel bir karşılığı var: “Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir.”
Müzik yasağı ile yapılan, doğrudan hakkın özüne aykırılık. Hiçbir kamu yararı ve haklı gerekçe olmaksızın uygulanan bir yasak. Üstelik ölçülü olduğundan da söz etmek mümkün değil keza kimi konserler ve müzik türleri bakımından akşam saatlerinde icra edilmesi özü itibariyle kaçınılmaz. Anayasaya göre bir temel hak hangi şartlarda kısıtlanabilir? Hakkın özüne dokunmuyorsa. Bu koşul karşılanıyor mu? Karşılanmıyor.
Kısıtlama bakımından diğer koşulları tek tek inceleyip bu yazıyı hukuk okuryazarı olmayanlar için sıkıcı hale getirmek istemiyorum. Ama bu yasak açıkça demokratik toplum düzeninin gerektirdiği bir düzenleme değil. Böyle bir gereklilik yok. Ölçülü değil. Laik cumhuriyet değerleriyle uyumlu değil. Kısacası Anayasaya aykırı. Bu demek oluyor ki hukuka aykırı.
Peki ne yapabiliriz? Bu noktada Türkiye muhalefetini kadın hareketinden feyz almaya davet ediyorum. Kadınlar kendilerine yönelik hak ihlalinde ne yapıyor? Örgütleniyor. İtiraz ediyor. Ses çıkarıyor. Birlikte. Omuz omuza.
Bir hakim kadın avukatın etek boyuna laf etti. Ertesi gün binlerce kadın avukat o mahkemenin önünde eylemdeydi. Bir hukuk bilmez kalktı kamusal alanda yoga yapmayı yasakladı. Ertesi gün binlerce kadın aynı parkta yoga yapıyordu. İstanbul Sözleşmesinden bir gecede cumhurbaşkanı kararıyla çıkıldı, binlerce kadın Türkiye’nin her yerinden gece otobüsleriyle yollara düşüp Danıştay salonunu doldurdu. Muhalefet böyle olur.
Hukuka aykırılık edildiğini mi düşünüyorsunuz? Ses çıkarın. Müzik piyasası kadın hareketi kadar güçlü değil mi? Mesele alt tarafı müzik yasağı meselesi değil. Bunun yaşam tarzına müdahale meselesi olduğu çok açık. Tam da bu yüzden hafife almaksızın hareket etmek gerekiyor.
Ülkeyi akın akın terk eden kalabalıklara dahil olmadıysak (henüz), üstümüze düşeni de yapmak durumundayız.
YORUMLAR