Thailand sokak yemekleri serisi-1‏

Evden çıkmamla Bangkok'taki otele girmem arasında 24 saat geçmişti. Havalanının klimali nezih havasından ötürü çıkışta ufak çaplı bir şok yaşadık. Yanımda benimle birlikte ilk kez Asya'ya gelmiş olan canım arkadaşım, şok yaşıyordu... Nefes almakta güçlük çekiyorduk, sonradan bu sıcağı şöyle tasvir ettik: Hani otobüsün motoruna yakın durursun yaz sıcağında asfalt ile motorun sıcağı yüzüne yüzüne üfler ya, kaçacak delik arasın... Hah işte o durumdaydık, hep kaçacak bir alan, alacak bir nefes aradık ilk an sanki.


Ben daha önce geldim Thailand’a ama bu kadar sıcağa ilk kez rastladım, insan alışıyor her şeye lakin cidden zor bu hava koşulları. Şu an muson, yani sıcak ve yağmurlu, nem oranı tavan yapmış durumda. Sıcak değil de nem çok lafının sözlük anlamını yaşadık. Zorlu koşullara rağmen çok eğlendik ve sizler için yine çok yedik.





Thailand yemekleri, bilirsiniz hep anlatırım, benim için bir numara desem abartmış olmam. Her gittiğimde listeme yeni yeni yemekler eklenmekte. Hava sıcak o sıcakta nasıl yediniz derseniz, bilmiyorum, açlık işte, bazı bünyeler iştahlı ve yeni tatlara meraklı olurlar. Ben, eşimden başka ilk kez her şeyi korkusuzca yeme potansiyeline sahip biriyle yolda olmanın verdiği haz ile keyifli bir hafta geçirdim. Malum toplumumuzda Uzakdoğu'ya önyargı ve soru işaretleri ile bakılır. Neden 24 satte gittiniz derseniz, Bodrum - İstanbul - Kahire - Bangkok yaptık da ondan. Biz biraz gezgin ruhluyuz, macera severiz, direk uçuşlar bize göre değil, bütçemizi de aşıyor bazen... Uçaktan ettiğimiz kâr bize hem yeni deneyimler sunuyor hem de farklı şeylere mesela yemeğe daha çok bütçe ayırabilmemizi sağlıyor.



Sıcak bir yandan yol çılgınlığı ve yorgunluğu bir yandan hemen kendimi Spring Roll'a verdim. Spring Roll bildiğimiz börek, kızartılmış sigara böreğinin tombul olanı, Çin restoranlarından bilirsiniz. İçi sebzeli ve soya filizli veya karidesli olan tarafımca makbul olandır, yanında tatlı ekşi veya acı kişnişli sosla on numaradır.





Bu kadar kez gittim, sokakta her şeyi denedim, midemi bozmadım, bir kez oteldeki peynirli sandviçten zehirlenmemi saymıyorum... Bu ülkede peynir, ekmek, zeytin yok, o zaman tüketmemeliydim, bilemedim, acemiydim, ilk gelişimdi. Demek ki tarihi geçmişti, peynir sık tüketilmiyordu, zaten marketlerdeki peynir de krem peynir falan bir ezine değil. 3-5 gün veya birkaç hafta Türk kahvaltısı yapmazsam ölmem ya... Her gittiği yerde kendi damak zevkini arayan insanlara şaşırıyorum. Yolda olmak, anda akmak adeta, önüne ne nasıl geliyorsa kabul edip yoluna devam etmek, tatilde peynir yok diye ah-vahlanacağıma önüme çıkan yüzlerce muhteşem yemeği tadarak yol alıyorum ben de.



Thailand, yemekleri ile olduğu kadar sokak yemekleri ile de ünlü. "Bizim de var döner, kokoreç" diyenler oluyor, yok bu öyle değil, 3-5 çeşit değil, yüzlerce her gün farklı bir yemek görürcesine bol çeşit mevcut. Mangolu tatlı pilavdan patates krokete, domuz köftesinden acı tavuğa, karides şişten baharatlı sosislere, envai çeşit ve çok ucuz tropik taze meyve suyuna, hindistan cevizli krepten tatlılara, garip meyvelere, muz cipsine, örümcekten akrebe kadar yok yok bu tezgahlarda.



Sadece hafta sonları kurulan Asya'nın en büyük bit pazarı da Bangkok'ta bulunuyor. Adı Chathuchak. Cidden gördüğüm en büyük pazar ve yemek kısımları oldukça ilgi çekici... Özellikle bizim gibi yiyen ve gurme ruhu taşıyan gezginlerseniz acilen gitmenizi tavsiye ederim.





Sıra sıra mangallar, dondurma ve meyve suyu standları arasında Türk dönercisi de görürseniz şaşırmayın, ete aşık bu ülkede dönercilik yapmak oldukça akıllı bir yatırım. Lakin biz Thai yemeği varken dönere dönüp bakamadık kusura bakmasınlar artık.



Kendimizi önce bacon'a sarılı mantar şiş yerken bulduk, üstüne şişte domuz köftesi, yanında bir taze meyve suyu, öncesinde ilginç ve nasıl yapıldığını anlayamadığım nefis tatlı top dondurma, kalamar kokoreç, acılı midyeli salata, hindistancevizi dondurması falan alakasız şeyleri üstüste yerken bulduk... Bir yandan 45 derece nemli hava, diğer yandan alışveriş çılgınlığı ile sırtımızdaki ağır çantalar, alnımızdan süzülen boncuk boncuk terler nafile, yemek yeme dürtüsünde Anthony Bourdain ile yarışırmışız. Benim anlamadığım bu sıcakta bu yemekleri yiyerek nasıl hayatta kalabildik ve bu yemekler bozulmuyor mu...Thai insanı acaip temiz ve Thailand tertemiz bir ülke biliyor muydunuz? Sanırım Türkiye bu kadar sıcak olsa idi, mahvolmuştuk. Mesela "Bangkok kokuyor" diyorlar, evet yemek kokuyor mis gibi ama İstanbul da yazın kokuyor. Kokmaması anormal olurdu ama kokan yemek değil burada kanımca.





Sokak yemeklerinin yanı sıra burada seyyar barlar da var. Bazen bir büfe gibi, bazen de eski bir vosvos minibüsten yapma. Çocukların oyun oynadığı plastik kovada içmek mümkün tüm kokteylleri, aile boyu yani... Ben tercih etmiyorum. Neden? Ben içene dek buzlar eriyor ve sulu kalıyor içkim de ondan. Her türlü alkollü kokteyli bulabileceğiniz bu barlarda ufak bardak kokteyl 7, büyük boysa 10 TL'ye denk neredeyse.



7-11 (SevenEleven) marketleri çok yaygın, her sokakta 3-5 tane bulunabilir. Buralardan istediğiniz gibi sandviç, sosis, çerez vb. garip atıştırmalıklar bulabilirsiniz. İlk kez balık aromalı cips yiyenler genelde kedi mamasına benzetiyor bu tadı, doğrudur. Balık aroması her şeyde var. Markette sarma hazır sushi bulmak da mümkün. Tatları oldukça güzel. Sandviçler ya tavuklu ya domuzlu ya da balıklı. Vejetaryenlerin tek şansı ise tropik meyveler, çok harika. Ama üzgünüm, her yer et kokmakta... Bir adet çerez denedik misal, sanki yosuna sarılı Tombi idi tadı. Sağlıksız atıştırmalıklarla geçirdik bazı zamanları doğru ama ambalajları öyle sevimli, alfabeleri öyle okunmayacak cinsten ki bir saat markette kalıp ne aldığını bilmeden yemek ve her farklı paketi açtığında bambaşka bir tatla karşılaşmak muhteşem bir his. Gezmenin en çok bu yanını seviyorum, dilini bilmediğiniz bir ülkede, yerel tatları denemek riskli ama heyecanlı, bu heyecan bana hayat veriyor.





Bir yemeği yemeden önce "Bu ne?" demeniz manasız, cevabı Tayca alıyorsunuz ve anlamıyorsunuz. Yemekten başka seçenek yok, süprizli yani hayat.



Salapao denen bir şey var yaygın olan, poğaça gibi diyeyim, sanırım pirinçten yapılan puf hamur içinde tatlı et veya yumurta ya da tabii ki balık bulunuyor. Bu ülkede yemeklerin ana fikri et, tatlı, acı ve ekşi kullanılması... Bu dört tat benim en sevdiklerim. Pizzacıda ananaslı pizza en sevdiğimdir, herkes garipser, evde tatlı etler, köfteye tarçın koyarım, şaşırırlar. Çin restoranlarına bayılırım, tatlı ekşi tavuk favorim, annem babam yemez, tatlı ile tuzlu bir araya gelmez ülkemde ama geçmişte Osmanlı mutfağında da vardı enteresan tatlar. Misal zeytinyağlı fasulyede ve yaprak sarmada şeker vardır, kuş üzümü tatlıdır.






Diğer favorilerimden olan Mango Sticky Rice tarifini daha önce yazmıştım, tatlı Hindistan cevizi sütlü mangolu pilav. Onların tatlısı, sokaklarda satılıyor.


Limon kabukları ve lemongrass çok yaygın, o acı soslu yemeklerde ya kişniş ya limonotu var ve limonotu inanılmaz ferahlatıcı bir tat.



Diğer favoilerim: Mango Salatası ve Karidesli Kuşkonmaz. Detaylı tarifler ve yemekli gezi notlarım devam edecek, haftaya...






Mangolo Hindistan Cevizli Pilav tarifi için tıklayın!


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.