Bozcaada'ya güzelleme...

Vapur kalkmak üzere. Kalede insanlar geziyor. Şimdi onları kıskanıyorum. Ada’nın biraz içerisinde kilisenin saat kulesi. Saati durmuş. Zamanın Ada’da başka türlü geçtiğini gösterir gibi.



Günlerin adı yoktu bir süredir. Önemi de yoktu. Deniz, huzur, yemek ve dostluk üzerine kuruluydu her şey. Yaşamak, şükretmekle eşdeğerdi. Kaldırdığım her kadehte bana bu güzelliği yaşatanlara şükranlarımı sundum. Şimdi dönüş vakti. Saatlerin hiç durmadan çalıştığı bir zamana.


Limanda insanlar yüzüyor. Deniz saf bir yeşil. Hiçbir şeyin kirletemeyeceği kadar güzel. Dün, aynı saatlerde meraklı balıklarla birlikte ben de yüzüyordum. Önümde kalenin surları, gökyüzünde beyazı denizi gölgeleyen tembel bir bulut.


Akşamları da Battı Balık’taydım. İnsanın Ada’ya her gidenden methini duyduğu bir mekân çocukluk arkadaşına ait olabilir mi? Cenk Kayhan’la futbol oynadığımız yıllar… Kolunun altında topuyla bizim evin önünden geçişi… Futboldaki yeteneğini yıllar sonra Battı Balık gibi bir mekânı yaratmak için kullanmış. Tattığım her yemekte dostluğunun ve yaratıcılığının lezzetini buldum.


Motorlar çalıştırıldı. Sular köpürmeye başladı. Çantamda Ada’nın en güzel şarapları. Uzun bir gecenin sonunda yeni dostların tavsiyesiyle alınmış.


Yeni dostlar: Emine ve Gül kardeşler. Güzelliğin ve dolaysız iyiliğin nasıl olduğunu bana tekrar hatırlatacak kadar zariftiler. Cem: En sıkı şarap tavsiyelerini ondan aldım. Bir de Utku: Sözleri ve efendi tavırlarıyla bende yakınlık uyandıran insan.


Ve geceleri bağ evine dönüş. Yıldızların altında, bağların arasında sarhoş. Yürüdükçe içine gömüldüğüm sessizlik. Rüzgârla gelen ot kokuları. Hep buralarda kalsam?


Ve cennet gibi bir bahçe. Ayva, nar, erik, dut, zeytin ve palmiye ağaçlarının altından odama yürüyüş.


Ve bu güzelliğin yaratıcısı, yeni dostlardan Rıza Ekil. Hamağa uzanmış dinleniyordu. “Neden Poyraz?” demiştim. “Bu bölge Poyraz Limanı olarak anıldığı için,” demişti. “İstedim ki bağ evimiz bölgenin adıyla anılsın.” Ada’daki bir mekâna rüzgârdan güzel isim mi olur? Ne güzel düşünmüş.


Vapur limandan ayrılıyor artık. İçimde bir burukluk. Hiç gitmesem diyorum. Limanda yüzen bir kadın vapura el sallıyor. Ben de ona sallıyorum. Bütün sıkıntım dağılıyor. İnsanları böylesine güzelleştirebilmek; sadece tatille açıklanabilecek bir şey değil bu. Ada’nın ruhunun insanlara yansıması.


Ardımızda köpükten bir yol bırakıyoruz. Aramızda kurulan bir bağ gibi. Ada küçüldükçe içimdeki tekrar gelme istediği büyüyor. Bekle diyorum Ada’ya. Dostlar siz de bekleyin. Yine geleceğim. Belki bir eylül… Hep beraber tekrar güzelleşebilmek için…






YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.